Pratik Bilgiler

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

Muhasebe Standartları

» Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ...

T.C. Resmi Gazete

SİRKÜLER

Sirküler No:2013/1 2012 YILI DÖNEM SONU İŞLEMLERİ

 

SİNERJİ SİRKÜLER RAPOR
2012 YILI DÖNEM SONU İŞLEMLERİ

İÇİNDEKİLER
1. DEĞERLEME İŞLEMLERİ
1.1. Değerlemenin Tanımı
1.2. Değerleme Ölçüleri
1.2.1. Maliyet Bedeli
1.2.2. Borsa Rayici 
1.2.3. Tasarruf Değeri
1.2.4. Mukayyet Değer
1.2.5. İtibari Değer
1.2.6. Rayiç Bedel
1.2.7. Emsal Bedeli ve Emsal Ücreti
1.2.8. Vergi Değeri
2. MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ
2.1. Menkul Kıymet Tanımı
2.2. Menkul Kıymet Türleri
2.3. Menkul Kıymetlerin Değerlemesine İlişkin Yasal Düzenlemeler
2..3.1. Hisse Senetlerinin Değerlemesi
2.3.2. Yatırım Fonu Katılma Belgelerinin Değerlemesi
2.3.3. Hazine Bonolarının Değerlemesi
2.3.4. Devlet Tahvillerinin Değerlemesi
2.3.5. Özel Sektör Tahvillerinin Değerlemesi
3. ALACAK VE BORÇLARDA REESKONT
3.1. Reeskonta Tabi Tutulacak Alacak ve Borçların Özellikleri
3.2. Reeskont İşleminin İhtiyariliği
3.3. Reeskont İşlemi Açısından Özellik Arzeden Alacak ve Borçlar
3.3.1. Hatır Senetleri
3.3.2. Teminata Verilen Senetler
3.3.3. Tahsile Verilen Senetler
3.3.4. Yabancı Para Cinsinden Alacaklar ve Borçlarda Reeskont
3.3.5. Şüpheli Alacak Durumundaki Senetli Alacaklar
3.3.6. Alacak Senedinin KDV Dahil Olarak Alınması Halinde Reeskont Uygulanacak Tutar Ne Olacak?
3.4. Reeskont Oranı
3.5. Reeskontun Hesaplanması
4. YENİDEN DEĞERLEME (Yeniden değerleme uygulaması enflasyon düzeltmesi uygulaması ile birlikte 1.1.2004 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır)
5. DÖNEM SONU İŞLEMLERİNDE FİNANSMAN GİDERİ KISITLAMASI (Finansman gider kısıtlaması uygulaması enflasyon düzeltmesi uygulaması ile birlikte 1.1.2004 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır)
6. GÖTÜRÜ GİDER UYGULAMASI
6.1. Götürü Gider Uygulamasından Yararlanabilecek Olan Mükellefler
6.2. Götürü Gider Kaydedilebilecek Azami Tutar
6.3. Götürü Gider Uygulamasında Hasılat
6.3.1. İhracat Hasılatı
6.3.2. İhracat Kaydıyla Mal Tesliminde Hasılat
6.3.3. Yurt Dışı Taşımacılık Hasılatı
7. SSK PRİMLERİNİN GİDER YAZILMASI
8. STOKLARIN DEĞERLEMESİ
8.1. Satın Alınan Emtianın Değerlemesi
8.2. İmal Edilen Emtianın Değerlemesi
9. STOK DEĞERLEME YÖNTEMLERİ
9.1. Fiili Maliyet Yöntemi
9.2. Ortalama Maliyet Yöntemi
9.3. İlk Giren - İlk Çıkar (FIFO) Yöntemi
9.4. Son Giren - İlk Çıkar (LIFO) Yöntemi (Enflasyon Düzeltmesi uygulaması ile 1.1.2004 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır)
9.5. Emtiada Düşük Bedelle Değerleme
9.6. Kıymeti Düşen Mallarda Değerleme
10. YABANCI PARALARIN VE YABANCI PARA CİNSİNDEN OLAN BORÇ VE ALACAKLARIN DEĞERLEMESİ
10.1. Yabancı Paraların Değerlemesi
10.2. Yabancı Para İle Olan Senetli veya Senetsiz Alacak ve Borçlar
11. AMORTİSMAN UYGULAMASI
11.1. Amortisman Konusu
11.2. Amortisman Ayırma Koşulları
11.2.1. İşletmede Bir Yıldan Fazla Kullanılma
11.2.2. Yıpranma, Aşınma veya Kıymetten Düşmeye Maruz Bulunma
11.2.3. Envantere Dahil Olma
11.3. Arsa ve Arazide Amortisman
11.4. Amortisman Ayırma Yöntemleri
11.4.1. Normal Amortisman
11.4.2. Azalan Bakiyeler Usulüne Göre Amortisman
11.5. Fevkalade Amortisman
11.6. Kıst Amortisman Uygulaması
12. DEĞERSİZ ALACAKLAR
12.1. Değersiz Alacak Sayılmanın Şartları
12.2. Bir Alacağın Değersiz Alacak Sayılabilmesi İçin Hukuki Yollar Tüketilmelidir
12.3. Borçlunun İflası Halinde Alacak Değersiz Olur mu?
12.4. Uzun Süre Tahsili Mümkün Olmayan Alacaklar Değersiz Alacak Sayılır mı?
12.5. Ticari Kazancın Elde Edilmesi ve İdame Ettirilmesiyle İlgili Olmayan Alacaklar
12.6. Değersiz Alacak Haline Gelen Alacağın Zarar Yazılacağı Dönem
12.7. Değersiz Alacakların Sonradan Tahsili
12.8. Değersiz Hale Gelen Alacakların Muhasebe Kaydı
13. ŞÜPHELİ ALACAKLAR
13.1. Şüpheli Alacak Karşılığı Ayırmanın Şartları ve Esasları
13.1.1. Alacak Ticari Kazancın Elde Edilmesi ve İdame Ettirilmesi İle İlgili Olmalıdır
13.1.2. Alacak Zamanında Tahsil Edilmemiş Olmalıdır
13.1.3. Bilanço Esasında Defter Tutulmalıdır
13.1.4. Alacak Teminatsız Olmalı veya Teminat Yetersiz Olmalıdır
13.1.5. Şüpheli Alacak Karşılığının Ait Olduğu Alacak Muhasebe Kayıtlarında Gösterilmelidir
13.1.6. Alacağın Değerleme Günündeki Niteliği Esas Alınır
13.1.7. Sonradan Tahsil Edilen Şüpheli Alacaklar İçin Ayrılan Karşılıklar Gelir Yazılır
13.2. Şüpheli Alacaklar Açısından Özellik Gösteren Durumlar
13.2.1. Konkordato Talep Edilen Alacaklar
13.2.2. Verilen Sipariş Avanslarının Durumu
13.2.3. Tahsil Edilemeyen Katma Değer Vergisi
13.2.4. Holdinglerin İştiraklerinden Olan Ticari Nitelikli Alacakları
13.2.5. Devletten ve Kamu Kuruluşlarından Olan Alacaklar
13.2.6. Ticari Faaliyetin Gereği Olarak Verilen Hatır Bonolarından Doğan Alacaklar
13.3. Muhasebeleştirme
14. VAZGEÇİLEN ALACAKLAR
15. YENİLEME FONU UYGULAMASI
15.1. Genel Açıklama
15.2. Yenileme Fonunun Oluşumu ve Kullanım Esasları
15.2.1. Yenileme Fonu Bilanço Esasına Göre Defter Tutanlarca Ayrılabilir
15.2.2. Satılan veya Hasara Uğrayan Kıymetin Amortismana Tabi İktisadi Kıymet Olması Gerekir
15.2.3. Satılan İktisadi Kıymetin Yenilenmesinin Zorunlu Olması veya İşletmeyi İdare Edenlerce Bu Konuda Karar Verilerek Girişimde Bulunulması Gerekir
15.2.4. Yeni Alınan İktisadi Kıymetle Satılan İktisadi Kıymet Aynı Nitelikte Olmalıdır
15.3. Yenileme Fonunun Kullanımı ve Süresi
15.3.1. Yenileme Fonunun Kullanımı
15.3.2. Yenileme Fonu Kullanım Süresi
15.4. İşi Terk, İşletmenin Devri veya Tasfiye Durumunda Yenileme Fonu
1. DEĞERLEME İŞLEMLERİ
1.1. Değerlemenin Tanımı
Vergi Usul Kanunu’nun 258 ve 259.  maddelerinde değerleme, “vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlarındaki değerlerinin tespiti” şeklinde tanımlanmıştır.
Vergi Usul Kanunu’nun 258 ve devam eden maddelerinde her bir aktif ve pasif kıymetin nasıl değerleneceği hüküm altına alınmıştır.
Değerlemede iktisadi kıymetlerden her biri tek başına dikkate alınır. Teamülen aynı cinsten sayılan malların ve düşük kıymetli müteferrik eşyanın topluca değerlenmesi mümkündür (V.U.K. Md. 260).   
1.2. Değerleme Ölçüleri
Değerleme iktisadi kıymetin nevi ve mahiyetine göre, aşağıdaki ölçülerden biri ile yapılır (V.U.K. Md. 261):
1. Maliyet bedeli
2. Borsa rayici
3. Tasarruf değeri
4. Mukayyet değer
5. İtibari değer
6. Vergi değeri
7. Rayiç bedel
8. Emsal bedeli ve ücreti
1.2.1. Maliyet Bedeli
Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder (V.U.K. Md. 262).
1.2.2. Borsa Rayici
Borsa rayici, gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına, gerekse ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden evvelki son muamele gününde borsadaki muamelelerin ortalama değerlerini ifade eder.
Normal temevvüçler dışında fiyatlarda bariz kararsızlıklar görülen hallerde, son muamele günü yerine değerlemeye takaddüm eden 30 gün içindeki ortalama rayici esas olarak aldırmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir (V.U.K. Md. 263).
1.2.3. Tasarruf Değeri
Tasarruf değeri, bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arzettiği gerçek değerdir (V.U.K. Md. 264).
1.2.4. Mukayyet Değer
Mukayyet değer, bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeridir (V.U.K. Md. 265).
1.2.5. İtibari Değer
İtibari değer, her nevi senetlerle esham ve tahvillerin üzerinde yazılı olan değerlerdir (V.U.K. Md. 266).
1.2.6. Rayiç Bedel
Rayiç bedel, bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım satım değeridir (V.U.K. mük. Md. 266).
1.2.7. Emsal Bedeli ve Emsal Ücreti
Emsal bedeli, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir.
Emsal bedeli sıra ile aşağıdaki esaslara göre tayin olunur.
Birinci sıra: (Ortalama fiyat esası) Aynı cins ve nevideki mallardan sıra ile değerlemenin yapılacağı ayda veya bir evvelki veya bir daha evvelki aylarda satış yapılmışsa, emsal bedeli bu satışların miktar ve tutarına göre mükellef tarafından çıkarılacak olan “ortalama satış fiyatı” ile hesaplanır. Bu esasın uygulanması için, aylık satış miktarının emsal bedeli tayin olunacak her bir malın miktarına nazaran %25’ten az olmaması gerekir.
İkinci sıra: (Maliyet bedeli esası) Emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde mükellef bu maliyet bedeline, toptan satışlar için %5, perakende satışlar için %10 ilave etmek suretiyle emsal bedelini bizzat belli eder.
Üçüncü sıra: (Takdir esası) Yukarıda yazılı esaslara göre belli edilemeyen emsal bedelleri ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yolu ile belli edilir. Takdirler, maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma dereceleri nazara alınmak suretiyle yapılır. Takdir edilen bedellere mükelleflerin vergi mahkemesinde dava açma hakkı mahfuzdur. Ancak dava açılması verginin tahakkuk ve tahsilini durdurmaz.
Emsal bedelinin mükellef tarafından bizzat hesaplandığı hallerde, bu hesaplara ait kayıt ve cetveller ispat edici kağıtlar olarak muhafaza edilir.        
Yukarıdaki esaslarla mukayyet olmaksızın kaza mercilerinin re’sen biçtikleri değerler ile zirai kazanç ölçülerini tespit eden kararnamelerde ye alan unsurlar emsal bedeli yerine geçer.
Ücretle yapılan imalatta ücretin gerçek miktarının bilinmemesi veya doğru olarak tayin edilememesi hallerinde tespit edilecek emsal ücret de aynı esaslara göre tayin olunur (V.U.K. Md. 267). 
1.2.8. Vergi Değeri
Vergi değeri, bina ve arazinin rayiç bedelidir (V.U.K. Md. 268).
Devam eden açıklamalarımızda değerleme işlemlerine ilişkin olarak yapılması gerekenler, özellikli ve tartışmaya açık durumlar da belirtilmek suretiyle izah edilmeye çalışılmıştır.
2. MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ
2.1. Menkul Kıymet Tanımı
Menkul kıymetler; ortaklık veya alacaklılık sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli nitelikte, seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenen kıymetli evraklardır.
2.2. Menkul Kıymet Türleri
Uygulamada karşılaşılan menkul kıymet türleri şunlardır:
• Hisse Senetleri,
• Yatırım Fonu Katılma Belgeleri,
• Devlet Tahvilleri,
• Özel Sektör Tahvilleri,
• Hisse Senedi ve Tahvil Kuponları,
• Hazine Bonoları,
• Gelir Ortaklığı Senetleri,
• Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresi'nce Çıkarılan Tahviller,
• Finansman Bonoları,
• Banka Bonoları,
• Banka Garantili Bonolar,
• Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler,
• Kar-Zarar Ortaklığı Belgeleri.
2.3. Menkul Kıymetlerin Değerlemesine İlişkin Yasal Düzenlemeler
Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesine göre;
“Hisse senetleri ile fon portföylerinin en az yüzde 51'i Türkiye'de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeliyle, bunlar dışında kalan her türlü menkul kıymet borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayici yoksa veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğu anlaşılırsa değerlemeye esas bedel, menkul kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle hesaplanır. Ancak, borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç edenin kar ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler, alış bedeli ile değerlenir.”
Yukarıda yer alan yasal hüküm çerçevesinde iktisadi işletmelere dahil menkul kıymetlerin değerlemesine ilişkin olarak şu esaslar öngörülmüştür:
• İktisadi işletmelere dahil olan hisse senetleri alış bedeli ile değerlenecektir.
• İktisadi işletmelere dahil olan ve fon portföylerinin en az yüzde 51'i Türkiye'de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeliyle değerlenecektir.
• Yukarıda yer alan menkul kıymetler dışında kalan her türlü menkul kıymet borsa rayici ile değerlenecektir.
• Menkul kıymetin borsa rayici yoksa veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğu anlaşılırsa değerlemeye esas bedel, menkul kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle hesaplanacaktır.
• Borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç edenin kar ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler, alış bedeli ile değerlenecektir.
Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesi kapsamında iktisadi işletmelerin aktifine kayıtlı bulunan menkul kıymetlerin türüne göre üç ayrı değerleme ölçüsü ortaya çıkmıştır.
•Alış Bedeli Ölçüsü:Vergi Usul Kanunu'nda alış bedelinin tanımı yapılmamıştır. Ancak uygulamada alış bedelinin, bir iktisadi kıymetin iktisabı için satıcıya ödenen veya borçlanılan meblağ olduğu yönündeki görüş genel kabul görmüştür.
•Borsa Rayici Ölçüsü:Borsa rayici Vergi Usul Kanunu’nun 263. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre borsa rayici, gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına, gerekse ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden evvelki son muamele gününde borsadaki muamelelerin ortalama değerlerini ifade eder.
Normal dalgalanmalar dışında fiyatlarda bariz karasızlıklar görülen hallerde, son muamele günü yerine değerleme gününden önceki 30 gün içindeki ortalama rayici esas aldırmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.
•Kıst Getiri Ölçüsü: Borsa rayicine göre değerlenmesi gereken menkul kıymetlerin, borsa rayicinin olmaması veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğunun anlaşılması halinde, değerlemeye esas bedel, menkul kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle hesaplanacaktır.
2.3.1. Hisse Senetlerinin Değerlemesi
Hisse senetleri Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesi uyarınca alış bedeliyle değerlenecektir. Dolayısıyla, aktifte bulunan hisse senetlerine ilişkin olarak 31.12.2012 tarihi itibariyle herhangi bir kar-zarar hesaplaması yapılmayacaktır. Ayrıca, hisse senetlerinin iktisabına bağlı olarak katlanılan muhtelif giderlerin (faiz, komisyon, saklama ücreti vb) dönem sonunda muhasebe kayıtlarına doğrudan gider olarak intikal ettirilmesi mümkündür.
2.3.2. Yatırım Fonu Katılma Belgelerinin Değerlemesi
Katılma belgeleri karşılığında halktan toplanan paralarla, belge sahipleri hesabına, riskin dağıtılması ilkesi ve inançlı mülkiyet esaslarına göre sermaye piyasası araçları, gayrimenkul, altın ve diğer kıymetli madenler portföyü işletmek amacıyla kurulan mal varlığına "Yatırım Fonu" denilmektedir. Fonun tüzel kişiliği bulunmamakla birlikte, mal varlığı kurucunun mal varlığından ayrı tutulur. Kurucular, kurdukları fonu katılma belgesi sahiplerinin haklarını koruyacak şekilde yönetmek zorundadır.
Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesi uyarınca, fon portföylerinin en az yüzde 51'i Türkiye'de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeli ile değerlenecektir.
Bunun haricinde kalan katılma belgelerinin ise borsa rayiciyle değerlenmesi gerekir. Ancak, ülkemizde yatırım fonu katılma belgeleri henüz borsada işlem görmemektedir. Bu kıymetlerin değerlemesinde, bunların değerleme günü itibariyle kıst getirisinin dikkate alınması gerekir. Kıst getiri hesabında ise, katılma belgelerini ihraç eden kurumların ilan edecekleri fiyatların esas alınması gerekir.
Örnek
(X) A.Ş., 30.08.2012 tarihinde (A) Bankası Yatırım Fonu katılma belgelerinden pay başına 10.-TL’den olmak üzere 2000 adet satın almıştır. Fon portföyünün % 75’i Türkiye'de kurulmuş bulunan ve enerji sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin hisse senetlerinden oluşmaktadır. Söz konusu katılma belgeleri toplam alış bedeli olan 20.000.-TL’den alış tarihi itibariyle aktife kaydedilmiştir. (A) Bankası 2012 yılı sonu itibariyle söz konusu katılma belgelerinin pay başına değerini 9,4.-TL olarak açıklamıştır.
Fon portföyünün en az % 51’inin Türkiye'de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşması nedeniyle, 31.12.2012 tarihinde yapılacak olan değerlemede şirket, aktifine kayıtlı katılma belgelerini alış bedeli olan 20.000.-TL olarak değerleyecektir.
Şirket, yukarıda belirtilen yatırım fonu katılma belgesini iktisap ettiğinde, iktisap tarihi itibariyle şu şekilde muhasebe kaydı yapacaktır (ödemenin şirketin bankadaki cari hesabından yapıldığı varsayılmaktadır):
______________________________  30/08/2012  __________________________
118 DİĞER MENKUL KIYMETLER         20.000.-
        102 BANKALAR                    20.000.-   
Açıklama: Yatırım fonu katılma belgesi iktisabı  
________________________________    /    _____________________________
2.3.3. Hazine Bonolarının Değerlemesi
Devlet iç borçlanma senetlerinden, vadesi 1 yıldan daha az olanlar hazine bonosu olarak tanımlanmaktadır.
Hazine bonolarında kupon bulunmaz. Bunlar iskonto esasına göre ihraç edilmektedir. Bononun üzerinde gösterilen tutar vade sonunda anapara ve faiz dahil ödenecek parayı gösterir. Bu nedenle de hazine bonolarında getiri sabittir ve önceden hesaplanabilir.
Hazine bonoları İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem görmekte olup, bunların borsa rayici bulunmaktadır.
Örnek :
( X ) A.Ş. 29.07.2012 tarihinde, toplam nominal bedeli 50.000.-TL olan 180 gün vadeli hazine bonosunu, ticari hesabının bulunduğu ( A ) bankası aracılığıyla 40.000.-TL’ye satın almıştır. Şirket 29.07.2012 tarihi itibariyle iktisap etmiş olduğu hazine bonolarını alış bedeli ile aşağıdaki gibi aktifine kaydetmiştir:
___________________________________     /      ____________________________
112 KAMU KESİM TAHVİL                  40.000
       SENET VE BONOLARI 
        102 BANKALAR                     40.000   
Açıklama: Hazine Bonosu İktisabı
___________________________________     /    _____________________________
Şirket aktifinde yer alan hazine bonosunun değerleme gününden önceki son iş gününde İMKB’de işlem gördüğü ortalama fiyata göre toplam değeri 48.000.-TL olarak gerçekleşmiştir. Şirket değerleme günü olan 31.12.2012 tarihinde anılan hazine bonosunu borsa rayicine göre değerleyecektir. Anılan işlem şu şekilde muhasebeleştirilecektir:
_____________________________ 31.12.2012___________________________
112 KAMU KESİM TAHVİL                  8.000
       SENET VE BONOLARI 
        642 FAİZ GELİRLERİ                 8.000           
Açıklama: Dönem sonu değerleme kaydı
___________________________________     /    _____________________________
2.3.4. Devlet Tahvillerinin Değerlemesi
Devlet iç borçlanma senetlerinden, vadesi 1 yıl ve daha uzun olanlar devlet tahvili olarak tanımlanmaktadır.
Devlet tahvilinin üzerinde yazılı değer fiilen borçlanılan tutarı gösterir. Ödeme planına göre borçlanılan tutar üzerinden, kupon karşılığı dönemler itibariyle faiz ödemesi yapılır.
Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesi uyarınca, devlet tahvillerinin borsa rayiciyle değerlenmesi gerekmektedir.
Dönem sonunda devlet tahvillerinin borsa rayicine göre değerlemesinin şu şekilde muhasebeleştirilmesi gerekir:
___________________________________     /     _____________________________
112 KAMU KESİM TAHVİL                  XXXX
       SENET VE BONOLARI 
        642 FAİZ GELİRLERİ                         XXXX           
Açıklama: Dönem sonu değerleme kaydı
___________________________________     /    _____________________________
2.3.5. Özel Sektör Tahvillerinin Değerlemesi
Anonim şirketlerin finansman ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla itibari kıymetleri eşit ve ibareleri aynı olmak üzere çıkardıkları borç senetlerine tahvil denilmektedir. Kamu kuruluşlarının çıkardığı tahviller haricinde kalan tahvil ihraçlarında Sermaye Piyasası Kanunu'nda öngörülen düzenlemelere uyulması zorunludur.
Tahvillerin faiz ödemeleri yıllık, 6 aylık veya 3 aylık kuponlara bağlı olarak yapılabilmektedir. Tahvilden elde edilecek getiri sabit olabileceği gibi faiz oranı belirli bir değişkene de bağlanabilmektedir.
Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesi gereğince, vergi matrahlarının tespitinde özel sektör tahvillerinin borsa rayici ile veya borsa rayici yoksa bunların ilgili döneme isabet eden kıst getirilerinin hesaplanarak alış bedeline eklenmesi suretiyle değerlenmesi gerekir.
Dönem sonunda aktifinde özel sektör tahvili bulunan bir işletmenin anılan kıymetleri yukarıda belirtilen esaslar dahilinde değerlemesinin şu şekilde muhasebeleştirilmesi gerekir:



___________________________________     /    _____________________________
111 ÖZEL KESİM TAHVİL                         XXXX
       SENET VE BONOLARI 
        642 FAİZ GELİRLERİ                         XXXX           
Açıklama: Dönem sonu değerleme kaydı
___________________________________     /     ____________________________
3. ALACAK VE BORÇLARDA REESKONT
Bilindiği üzere VUK’nun 281 ve 285. maddelerinde iktisadi işletmelere dahil alacak ve borçların değerlemesi düzenlenmiştir. Anılan maddelerle, alacak ve borçların mukayyet değerleri ile değerlenmesi esası getirilmiştir. Ancak yasada öngörülen şekilde bazı mükellefler zorunlu, diğer bir kısmı ise ihtiyari olarak senede bağlı alacak ve borçlarını değerleme gününün değerine irca edebilmektedirler. Bu şekilde senede bağlı alacak ve borçların değerleme gününün değerine irca edilmesi işlemine pratikte reeskont işlemi denilmektedir. Bir başka ifade ile alacak ve borç senetlerinin mukayyet değerlerinden, vadelerine ve faiz oranına göre değişen, bir meblağı düşmek suretiyle net bugünkü değere (değerleme günü-bilanço günü) ulaşılması reeskont işlemini ifade etmektedir.
3.1. Reeskonta Tabi Tutulacak Alacak ve Borçların Özellikleri
a) Alacak veya Borcun İktisadi İşletme Bünyesinde Doğmuş Olması Gerekir
Alacak ve borçlar ilke olarak mukayyet değerle değerlenir. Ancak VUK’nun 281 ve 285. maddelerine göre; vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacak ve borçlar değerleme gününün değerine irca olunabilir. Diğer taraftan bu alacak ve borçların iktisadi işletme bünyesinde doğmuş olması gerekmektedir.
Bir alacak veya borcun reeskonta tabi tutulabilmesi için, söz konusu alacağın gelir yaratıcı ya da hasılat unsuru, keza borcun da maliyet veya gider unsuru olması gerekmektedir. Çünkü, reeskont işleminin mantığı gelir ya da hasılat veya maliyet ya da gider etkisi birden fazla yıla sirayet eden alacak ve borçların dönemsellik ilkesi gereği ait oldukları döneme mal edilmesidir.
b) Alacak veya Borcun Senede Bağlı Olması Gerekir
Bir alacak veya borcun reeskonta tabi tutulabilmesi için alacak veya borcun senede bağlı olması gerekir. Senede bağlı olmayan alacak veya borçlar için reeskont hesaplanması mümkün değildir.
c) Alacak veya Borcun Bağlı Olduğu Senedin Vade İçermesi Gerekir
Reeskonta tabi tutulacak alacak veya borç senedinin aynı zamanda bir vade içermesi gerekir. Çünkü reeskont işlemi mantığı gereği ancak gelecek dönemlerde tahsil edilebilecek alacaklara veya ödenebilecek borçlara uygulanabilir.
d) Senede Bağlı ve Vade İçeren Alacak veya Borcun Değerleme Günü İtibariyle Vadesinin Gelmemiş Olması Gerekir
Bir alacak veya borcun reeskont işlemine tabi tutulabilmesi için, söz konusu alacak veya borcun bağlı olduğu senedin vadesinin değerleme günü itibariyle gelmemiş olması gerekmektedir.
e) Alacak veya Borç Senedinin Değerleme Günü İtibariyle İşletmenin Aktifinde veya Pasifinde Yer Alması Gerekir
Reeskont işlemine tabi tutulacak alacak veya borç senedinin değerleme günü itibariyle işletmenin aktifinde ya da pasifinde yer alması gerekmektedir. Ancak alacak senedinin değerleme günü itibariyle teminata veya tahsile verilmiş olması reeskonta tabi tutulmasına engel teşkil etmez.
3.2. Reeskont İşleminin İhtiyariliği
VUK’nun 281 ve 285. maddelerine göre bankalar, bankerler  ve sigorta şirketleri, senede bağlı alacak ve borçlarını reeskonta tabi tutmak zorundadırlar. Ancak bankalar, bankerler ve sigorta şirketleri dışında kalan ve bilanço esasına göre defter tutan vergi mükellefleri vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlarını reeskonta tabi tutup tutmamak konusunda VUK’na göre seçimlik hakka sahiptirler.
VUK’nun 285. maddesinin son fıkrası uyarınca alacak senetlerini değerleme gününün değerine irca eden mükellefler, borç senetlerini de aynı şekilde işleme tabi tutmak zorundadırlar. Bir başka ifade ile alacak senetlerini reeskonta tabi tutarak hesapladığı reeskont tutarını gider yazan mükellefler, aynı şekilde borç senetlerini reeskonta tabi tutarak hesaplayacakları reeskont meblağını gelir olarak hesaplarına yansıtmak zorundadırlar.
VUK açısından (bankalar, bankerler ve sigorta şirketleri hariç) reeskont işlemi ihtiyari olmasına karşın SPK’na tabi şirketler açısından reeskont mecburidir.
3.3. Reeskont İşlemi Açısından Özellik Arzeden Alacak ve Borçlar
3.3.1. Hatır Senetleri
Gerçekte var olmayan bir borç alacak ilişkisini varmış gibi göstererek düzenlenen senetler hatır senetleridir. Hatır senetleri gerçek bir alacak borç ilişkisine dayanmadıklarından reeskonta da tabi tutulamazlar.
3.3.2. Teminata Verilen Senetler
Teminata verilen senetler işletmenin mülkiyetinde olan ve halen işletme için bir alacağı temsil eden senetlerdir. Alacak senetlerinin bankaya teminata verilmiş olması ve karşılığında bir kredi alınmış olması, bu alacağın temlik edildiği anlamına gelmez. Teminata verilen senetler karşılığında bankadan alınan krediler ile senetler arasında ilişki istendiğinde başka senetlerle değiştirilebilir. Diğer taraftan bu senetlerle işletmenin portföyündeki senetler arasında bir fark bulunmamaktadır. Bu nedenle teminata verilen alacak senetleri de reeskonta tabi tutulabilmektedir.
3.3.3. Tahsile Verilen Senetler
Tahsile verilen alacak senetleri değerleme gününde, henüz tahsil edilmemiş olmak şartıyla reeskonta tabi tutulabilir. Zira tahsile verilen alacak senetlerinde, tahsile veren işletmenin sahipliği hukuken devam etmektedir.
3.3.4. Yabancı Para Cinsinden Alacaklar ve Borçlarda Reeskont
22.07.1998 tarih ve 4369 sayılı Kanunu’nun 7. maddesi ile yabancı paralar cinsinden olan senetli alacakların da reeskonta tabi tutulması imkanı getirilmiştir.
Yabancı para cinsinden olan alacak ve borç senetlerinin reeskonta tabi tutulmasında aşağıdaki şartların aranması gerekmektedir:
-Yabancı para cinsinden olan alacak veya borç, senede bağlı olmalıdır.
-Senedin bir vade içermesi gerekir.
-Değerleme gününde senedin vadesinin gelmemiş olması gerekir.
-Reeskonta tabi tutulacak olan alacak senedinin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olması gerekir.
-Alacak veya borç senedinin işletmenin aktifine kayıtlı olması gerekir.
Bu şartların tamamının var olması halinde, yabancı para cinsinden düzenlenmiş olan alacak veya borç senetlerinin değerlemesinde reeskont uygulaması yapılabilecektir.
Senette faiz oranının yazılı olması halinde bu faiz oranı esas alınır. Senette faiz oranın yazılı olmadığı durumlarda  ise değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LIBOR) esas alınır.
TL cinsinden olan alacak veya borç senetlerinin reeskont uygulamasında olduğu gibi yabancı para cinsinden olan alacak ve borç senetlerinin reeskontunda da iç iskonto yöntemi kullanılır.
Bu türden alacak senetlerini reeskonta tabi tutan işletmeler borç senetlerini de reeskonta tabi tutmak zorundadırlar.
3.3.5. Şüpheli Alacak Durumundaki Senetli Alacaklar
Şüpheli alacaklar senede bağlı olsun olmasın VUK’nun alacaklarda ve sermayede amortismana ilişkin 323. maddesine göre değerlemeye tabi tutulmaktadır. Dolayısıyla daha önce hasılat unsuru olarak kayıtlara intikal etmiş olan bir alacak, anılan maddedeki şartlar gerçekleşmiş olmak kaydıyla, zaten karşılık ayrılmak yoluyla giderleştirilmektedir. Bu nedenle karşılık ayrılmak suretiyle vergi matrahının hesabında gider olarak dikkate alınmış olan senetli şüpheli alacaklar için ayrıca reeskont hesaplanması mümkün değildir.
3.3.6. Alacak Senedinin KDV Dahil Olarak Alınması Halinde Reeskont Uygulanacak Tutar Ne Olacak?
Katma Değer Vergisi dahil alacak senedi alınması halinde; reeskont hesaplaması yapılırken KDV’nin hesaplama dışında bırakılması gerekir. Zira KDV bir hasılat unsuru değildir.
3.4. Reeskont Oranı
Vergi Usul Kanunu’nun 280. 281 ve 285. maddelerine göre vadesi henüz gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar değerleme gününün kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa yabancı para cinsinden olan alacaklar için LIBOR (Londra Bankalar Arası Faiz Oranı), TL cinsinden olan alacaklar için ise Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi uygulanır. Ancak bankalar ve bankerlerle sigorta şirketleri senede bağlı olsun olmasın tüm alacak ve borçlarını reeskonta tabi tutmak zorundadırlar. Ayrıca bu firmalar reeskont oranı konusunda seçimlik bir hakka sahip bulunmaktadır. Bu firmalar reeskont oranı olarak ya kendi işlemlerinde kullandıkları faiz oranını ya da T.C. Merkez Bankası resmi iskonto oranını uygularlar. T.C. Merkez Bankası resmi iskonto oranını uygulama zorunlulukları yoktur.
Maliye Bakanlığı 238 sıra numaralı VUK Genel Tebliği’nde, reeskont uygulamasında T.C. Merkez Bankası’nın reeskont faizinin değil, kısa vadeli avans işlemleri için belirlenen faiz oranının esas alınması esasını getirmiştir.
3.5. Reeskontun Hesaplanması
Reeskont hesaplanmasında iç iskonto yöntemi kullanılır.
İç iskonto yönteminde, reeskonta konu edilecek senedin net bugünkü değeri (hali hazır değeri) esas alınarak hesaplama yapılır. Bunun için önce senedin hali hazır değerinin bulunması daha sonra bu değere iskonto oranının uygulanması gerekir. İç iskonto formülü şöyledir.
F = A - ( A x 360 / (360 + n x t ) )
Formülde yer alan F:İskonto tutarını, A: Senedin değerini, n: Faiz oranını ve t:senedin vadesini (değerleme günü itibariyle kalan gün sayısını) ifade etmektedir.
Bu formülü yazılı bir şekilde iç iskonto yöntemine göre açarsak; bu formül şu şekli almaktadır.
                Nominal Değer x 360
Reeskont Tutarı = Nominal Değer - --------------------------------------------------------
                360 + Faiz Oranı x Gün Sayısı
4. YENİDEN DEĞERLEME
Yeniden değerleme uygulaması enflasyon düzeltmesi uygulaması ile birlikte 1.1.2004 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır.
5. DÖNEM SONU İŞLEMLERİNDE FİNANSMAN GİDERİ KISITLAMASI
Finansman gider kısıtlaması uygulaması enflasyon düzeltmesi uygulaması ile birlikte 1.1.2004 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır.
6. GÖTÜRÜ GİDER UYGULAMASI (G.V.K. md. 40/1)
Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin 1 numaralı bendine 4108 sayılı Kanun’un 19. maddesiyle eklenen hükümle, 1.1.1995 tarihinden itibaren ihracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükelleflere, bu işlerle ilgili belgelendiremedikleri giderlerine karşılık olmak üzere götürü gider kaydedebilme imkanı getirilmiştir. Anılan hüküm uyarınca:
“İhracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler. “
Götürü gider uygulamasına ilişkin ayrıntılı düzenlemeler 194 ve 197 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğleri ile yapılmıştır. Anılan uygulamanın esasları aşağıdaki gibidir.
6.1. Götürü Gider Uygulamasından Yararlanabilecek Olan Mükellefler
Götürü gider uygulamasından ihracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan dar mükellefiyet esasında vergilendirilenler de dahil olmak üzere gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabileceklerdir. Bu tür faaliyetleri bulunmayan mükelleflerin Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesi hükmüne göre götürü gider kaydı ve bu giderleri kazancın tespitinde indirim konusu yapmaları mümkün değildir.
Dar mükellefiyete tabi olanların Türkiye ile yabancı memleketler arasında yaptıkları ulaştırma işlerinden elde ettikleri kazançlar, Türkiye’de elde edilen hasılata Maliye Bakanlığı’nca belirlenen ortalama emsal nispetlerinin uygulaması suretiyle hesaplandığından, bunların vergiye tabi kazançlarının tespitinde ayrıca götürü gider uygulamasından yararlanmaları söz konusu olmayacaktır.
6.2. Götürü Gider Kaydedilebilecek Azami Tutar
Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin 1 numaralı bendine 4108 sayılı Kanunla eklenen parantez içi hükme göre, tevsik edilemeyen giderlere karşılık olmak üzere, götürü olarak gider kaydedilebilecek tutar, ihracat ve yurt dışında yapılan inşaat, onarma, montaj ve teknik hizmetler ile taşımacılık faaliyetlerinden döviz olarak elde edilen hasılatın binde beşini aşamayacaktır. Sözü edilen hasılat kavramı içinde değerlendirilecek dövizlerin, kambiyo mevzuatı gereğince Türkiye’ye getirilme şartı aranılmamaktadır.
6.3. Götürü Gider Uygulamasında Hasılat
6.3.1. İhracat Hasılatı
Her türlü ihracat ve yurt dışı taşımacılıktan döviz cinsinden sağlanan hasılat, götürü gider kaydına esas azami tutarın hesaplanmasında dikkate alınabilecektir. Türk Lirası karşılığı yapılan ihracat hasılatı azami gider tutarının tespitinde dikkate alınmayacaktır. Ancak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne Türk Lirası karşılığı yapılmış ihracat, döviz cinsinden hasılat olarak kabul edilecektir.
İlgili mevzuat çerçevesinde yapılan serbest ihracat, kredili ihracat, konsinyasyon ve müşterek hesap yoluyla ihracat, prefinansman yoluyla ihracat, bedelli ticari numune ihracatı, serbest bölgelere yapılan ihracat ile sınır ve kıyı ticareti yoluyla yapılan ihracattan sağlanan hasılat götürü gider hesaplamasına konu olabilecektir.
Döviz olarak elde edilen ihracat hasılatının Türk Lirası karşılığının tespitinde, hasılatın kanuni defterlere kaydedildiği tarihte geçerli olan ve T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilan edilmiş döviz alış kurlarının esas alınması gerekmektedir.
6.3.2. İhracat Kaydıyla Mal Tesliminde Hasılat
194 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde, ihraç kaydıyla yapılan mal teslimlerinde, bu ihracat dolayısıyla götürü gider uygulamasının, ihracatçı ve ihracatçıya ihraç kaydıyla mal tesliminde bulunan işletmelerin ihracattaki katkıları oranında yapılacağı belirtilmiştir. Ancak Danıştay Dördüncü Dairesi, 194 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin ihraç kaydıyla mal tesliminde bulunanlara da götürü gider uygulaması imkanını veren 1 / 4 - b bölümünü iptal etmiştir (Danıştay 4. D.’nin 17.03.1999 tarihli Kararı). Anılan Danıştay Kararı sonucu, ihraç kaydıyla mal tesliminde bulunan gelir vergisi ve kurumlar vergisi mükelleflerinin geçici vergi ve müteakiben gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde götürü gider uygulamasından yararlanabilmeleri imkanı kalmamıştır.     
6.3.3. Yurt Dışı Taşımacılık Hasılatı
Her türlü yurt dışı taşımacılık faaliyetinden döviz olarak sağlanan hasılat götürü gider uygulamasına konu olabilecektir. “Yurt dışı taşımacılık” ifadesinden başlangıç veya bitiş noktasından herhangi biri veya her ikisi yurt dışında bulunan taşımacılık işlerinin anlaşılması gerekir. Yük taşımacılığının yanısıra yolcu taşımacılığından sağlanan hasılat da götürü gider uygulamasına konu olabilecektir.
Döviz olarak elde edilen yurt dışı taşımacılık hasılatının Türk Lirası karşılığının tespitinde, hasılatın kanuni defterlere kaydedildiği tarihte geçerli olan ve T.C. Merkez Bankası’nca tespit ve ilan edilmiş döviz alış kurları esas alınacaktır.     
7. SSK PRİMLERİNİN GİDER YAZILMASI
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 88. maddesi uyarınca işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden, bu Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar kuruma ödemeye mecburdur. Anılan madde hükmüne göre kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarları Gelir ve Kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamaz.
Öte yandan, Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/2. maddesinde, ticari kazancın tespitinde, işverenlerce hizmet erbabı için ödenen SSK primlerinin dönem kazancının tespitinde gider olarak indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre, SSK primlerinin gider olarak dikkate alınabilmesi için, bu primlerin Sosyal Sigortalar Kurumu’na fiilen ödenmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle, sigorta primleri fiilen ödendiği tarihte gider yazılabilmektedir.
Ancak, 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesi gereğince bir aya ait sigorta primleri ertesi ayın sonuna kadar ödenebileceğinden, Aralık ayına ait olan sigorta primlerinin ertesi yılın Ocak ayı içinde ödenmesi durumunda bu primler Aralık ayının gideri olarak dikkate alınabilecektir. Bunun dışında geçmiş dönemlere ilişkin prim ödemeleri ilgili olduğu dönemde değil SSK’ya fiilen ödendiği tarihte gider olarak dikkate alınabilecektir.
8. STOKLARIN DEĞERLEMESİ   
8.1. Satın Alınan Emtianın Değerlemesi
Emtia maliyet bedeli ile değerlenir. Emtianın değerlemesinin kural olarak fiili maliyetle yapılması gerekir. İstisnai olarak, özellikle misli ve belirli mallarda, ortalama maliyet usulünün de değerlemede esas alınması mümkündür.
Maliyet bedeli bir iktisadi kıymetin satın alınması veyahut değerinin artırılması için yapılan ödemelerle bunlara bağlı olarak doğan her türlü giderlerin toplamını ifade eder. Buna göre satın alınan emtiada, maliyet bedeline aşağıdaki unsurların girmesi gerekir.
-Dahilde satın alınan emtiada; satın alma bedeli, malın işyerine kadar getirilmesine kadar ödenen nakliye ve sigorta giderleri, ödenen alış komisyonları vb.
İşletmelerin finansman temini amacıyla bankalardan veya benzeri kredi kurumlarından aldıkları krediler için ödedikleri faiz ve komisyon giderlerinden malın maliyetine pay verilmesi zorunlu değildir. Buna göre mükellefler söz konusu ödemelerini doğruda gider kaydedebilecekleri gibi, diledikleri takdirde malın maliyetine de kaydedebilirler.
İthal edilen emtiada; ithal edilen emtianın CIF bedeli, gümrükte ödenen vergiler ve emtianın gümrükten işyerine gelinceye kadar yapılan nakliye, komisyon vb. giderler, ithalat teminatları için ödenen faiz ve komisyonlar maliyet bedeline girer.
Emtianın satın alınıp işletme stoklarına girdiği tarihe kadar oluşan kur farklarının maliyete yansıtılması zorunludur. Daha sonra ortaya çıkacak kur farklarının ise, ilgili bulundukları yıllarda gider yazılması veya maliyetine yansıtılması konusunda mükelleflerin seçimlik hakkı bulunmaktadır.
8.2. İmal Edilen Emtianın Değerlemesi
İmal edilen emtia maliyet bedeli ile değerlenir. İmal edilen emtianın maliyet bedeli (tam ve yarı mamul mallar) şu unsurları içerir:
-Mamulün meydana getirilmesinde sarf olunan iptidai ve ham maddelerin bedeli,
-Mamule isabet eden işçilik,
-Genel İmal giderlerinden mamule düşen pay,
-Genel idare giderlerinden mamule düşen pay (bu payın mamulün maliyetine katılması ihtiyaridir),
-Ambalajlı olarak piyasaya arz edilmesi zorunlu olan mamullerde ambalaj malzemesinin bedeli.
Mükellefler, imalatını yaptıkları emtianın maliyet bedelini anılan unsurları taşımak kaydıyla diledikleri usulde tespit edebilir.
9. STOK DEĞERLEME YÖNTEMLERİ
Stokların değerlemesinde kullanılabilecek belli başlı stok değerleme yöntemleri aşağıda açıklanmıştır.
9.1. Fiili Maliyet Yöntemi
Bu stok değerleme yöntemi has maliyet, spesifik maliyet ve gerçek maliyet olarak da adlandırılmaktadır. Bu yöntemde değerleme gününde işletmede mevcut emtianın, hangi maliyet bedeli ile satın alındığının saptanması ve gerçek maliyetleri üzerinden değerlemeye tabi tutulması esastır. Bu yöntemde satın alınan ya da imal edilen mamulün dönem sonu stok değeri hesaplanırken, maliyete dahil edilmesi gereken harcamaların dikkate alınması gerekir.
Bu yöntemin uygulanabilmesi için stokta kalan malların hangi maliyet bedeli ile alındığı ya da hangi maliyetle imal edildiğinin bilinmesi gerekir. Ayrıca bu yöntemin sağlıklı olarak uygulanabilmesi için satışların çok iyi takip edilmesi gerekir. Ürün çeşidi fazla olan işletmelerde bu yöntemin uygulanması zorluklar doğurur. Bu yöntem daha çok ürün çeşidi az ve ürün bedeli yüksek olan işletmelerde uygulanabilir.
9.2. Ortalama Maliyet Yöntemi
Ortalama maliyet yönteminin kendi içinde kullanılan üç çeşidi vardır. Bunlar;
-Basit Ortalama Maliyet,
-Ağırlıklı Ortalama Maliyet ve
-Hareketli Ağırlıklı Ortalama Maliyet yöntemidir.
Son yöntemin ayrıntısına girilmeksizin şu genelleme yapılabilir: Gerçek maliyet yöntemine en yakın sonucu pratik bir şekilde veren değerleme yöntemi bu yöntemdir denilebilir. Ancak bu sonucun alınabilmesi için stok giriş ve çıkışlarının çok sağlıklı olarak takip edilebilmesi gerekir. Bu yöntem işletmede sürekli, düzenli ve ciddi bir envanter tutulmasını gerektirir.
Basit ortalama maliyet yönteminde maliyetler yıl içinde satın alınan malların her partiye ait birim maliyetler toplamının parti toplamına bölünmesi suretiyle hesaplanır. Bu hesaplamada dönem başı stok hesaplamaya dahil edilmemektedir.
Ağırlıklı ortalama maliyet yönteminde, dönem başı mal mevcudu ve dönem içinde alınan malların toplam maliyetlerinin mal miktarına bölünmesi ile maliyet tespit edilir.
Hareketli ağırlıklı ortalama maliyet yöntemi ise fiili maliyete en yakın sonucu verir. Kural fiili maliyetle değerleme olduğundan, fiili maliyetle değerleme imkanı bulunmayan emtianın, sürekli envanter tutulduğu ya da alış ve satış tarihleri itibariyle kaydi envanter yapmanın imkan dahilinde olduğu hallerde, hareketli ağırlıklı ortalama maliyet yöntemine göre hesaplanacak maliyet bedeli ile değerleme yapılması gereklidir. Ancak bu hesaplama yapılamıyorsa o zaman ağırlıklı ortalama maliyet yöntemine göre değerleme yapılabilir.
9.3. İlk Giren - İlk Çıkar (FIFO) Yöntemi
Bu yöntemde satılan veya imalata sevk edilen malların işletmeye ilk giren mallardan olduğu kabul edilir. Malların çıkışı tarih olarak önce alınandan başlandığı ve sıranın buna göre devam ettiği düşünülür. Dönem sonunda ise stok olarak kalan emtia tarih itibariyle işletmeye en son giren emtiadır. Stok maliyeti ise doğal olarak işletmeye en son alınan malların maliyetine göre tespit edilir.
9.4. Son Giren - İlk Çıkar (LIFO) Yöntemi
Enflasyon Düzeltmesi uygulaması ile 1.1.2004 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır.
9.5. Emtiada Düşük Bedelle Değerleme
Vergi Usul Kanunu’nun 274. maddesine göre; emtianın maliyet bedeline nazaran değerleme günündeki satış bedelleri %10 ve daha fazla bir düşüklük gösterdiği durumlarda mükellef maliyet bedeli yerine aynı Kanunun 267. maddesinin ikin


DOSYAYI İNDİR (Sağ Tık/Farklı Kaydet)