Hükümet tarafından 4 Temmuz tarihinde yeni bir ekonomi paketi açıklandı. Çeşitli teşvik unsurları içeren pakette ana başlıklar itibariyle aşağıdaki düzenlemeler öngörülüyor:  

 

 

Hükümet açıklamasında; ticari otobüs, taksi, minibüs, midibüs, kamyon, kamyonet alımlarında ÖTV alınmayacağı ilan edildi.

 

ÖTV oranları halihazırda otobüslerde %1, midibüslerde %4 ve minibüslerde %9 oranında uygulanıyor. 

 

Binek taşıtlarda ise motor hacmine göre yüzde 45, yüzde 90 ve yüzde 145 olmak üzere üç ayrı oran uygulanmakta. Motor hacmi 1600 cc’ye kadar olan araçlarda satış bedelinin yüzde 45’i; motor hacmi 1600-2000 cc’ye kadar olan araçlar için yüzde 90’ı; 2000 cc’nin üzerinde motor hacmi olan araçlar için de yüzde 145 oranında ÖTV uygulanıyor. Ancak binek araçlarda yalnızca taksi olarak kullanılacak araçlara ÖTV teşviki getirilecek.

 

Araçlardaki ÖTV teşviki araç alımlarında ödenecek KDV’yi de düşürecek. Zira hesaplanan ÖTV üzerinden de %18 oranında KDV hesaplanmakta. 

 

 

Mevcut mevzuatımıza göre, uluslararası şirketler Türkiye’de bir “bölgesel yönetim merkezi” açarak buradan Türkiye’deki ve dünyanın çeşitli yerlerindeki birimlerini yönetmek imkanına sahipler; ancak bölgesel yönetim merkezlerinin faaliyetlerinin vergisel açıdan bir “iş merkezi” oluşturması ve vergiye tabi tutulmaları yönünde Gelir İdaresi Başkanlığı’nın uygulama ve görüşleri yatırımcıları Türkiye’de bölgesel yönetim merkezleri oluşturma konusunda olumsuz etkilemekteydi. 

 

Hükümetin açıklamalarından anlaşıldığı kadarıyla, bölgesel yönetim merkezlerine kurumlar vergisi muafiyeti getirilecek. Halihazırda, ödenen ücretler üzerinden gelir vergisi stopajı muafiyetinden yararlanabilen bölgesel yönetim merkezlerinin, kurumlar vergisi muafiyeti ile daha çekici hale getirilmesi hedefleniyor.  

T

orba yasa tasarısında yer alan “Bölgesel Hizmet Merkezi” konusu da bir diğer önemli başlık.

 

Bölgesel hizmet merkezleri, uluslararası sermayeli bir şirketin küresel organizasyonu altında bulunan ve çeşitli ülkelerde faaliyet gösteren işletmelere “mimarlık, mühendislik, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi” vb. hizmetleri sağlayan ortak hizmet birimleri olarak tanımlanmakta.

 

Esasen Türkiye, hizmet merkezi olma yolundaki en önemli adımlardan birisini 2012 yılında Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesine eklenen bir bent ile atmıştı. Anılan düzenlemede, Türkiye’de yerleşik olmayan kişilerle, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara Türkiye’de verilen ve münhasıran yurt dışında yararlanılan bazı hizmetlerden elde edilen kazancın yüzde 50’sinin beyan edilen kurum kazancından indirilebileceği hüküm altına alınmıştı. Bu hizmetler KDV’ye de tabi olmadığından anılan yasal düzenleme Türkiye’nin bir hizmet ihracatı merkezi olması yönünde önemli bir adım olarak değerlendirilmişti. Bu önemli vergisel destekten yararlanabilecek hizmetler halihazırda mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, veri saklama, eğitim ve sağlık hizmetleri olarak tespit edilmiş durumda. Ancak 2012’de gerçekleştirilen bu yasal düzenleme hizmet merkezlerinin operasyonel maliyetlerinin düşürülmesine yönelik teşviklerin yokluğu nedeniyle beklenen amacı sağlayamadı. Yeni paketle, özellikle istihdam edilen personele ilişkin maliyetlerin düşürülmesi yolunda önemli bir adım atılacağı anlaşılıyor. Buna göre elde ettiklerin gelirin en az %85’i yurtdışına verilen ve yukarıda belirtilen hizmetlerden oluşan şirketlerin çalışanlarının ücretleri üzerinden gelir vergisi stopajı yapılmaması öngörülüyor.

 

 

Paket’te yer alan önemli başlıklardan birisi de yabancı çalışanlara ilişkin. Buna göre “nitelikli” yabancı çalışanların çalışma izinleri kolaylaştırılacak. Bu çalışanlara uzun süreli çalışma ve oturma hakkı veren “Turkuaz Kart” hayata geçiriliyor. Ayrıca yabancı uyruklu şirket ortaklarının Türkiye’de çalışma izni almaları da kolaylaştırılacak.

 

 

Önceki yıllarda uygulanan “Varlık Barışı” tekrar geliyor. TBMM'deki tasarıya göre bu imkandan yararlanmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler yurtdışında bulunan;

 

• Para,

• Altın,

• Döviz,

• Menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları,

• Alacaklar,

• Varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazları

 

bankalar, aracı kurumlar ve vergi dairelerine (sadece taşınmaz ve alacakları) bildirebilecekler. Bu varlıklar için “diğer kişilerin nam ve hesabına” da bildirim yapılabilecek.

 

Bildirilen kıymetlerin kime ait olduğunun bir önemi bulunmamakta.

 

Bildirilecek bu kıymetlerin kaynağı kamu otoritelerince sorgulanamayacak.

 

Önceki varlık barışlarından farklı olarak bu varlıklar üzerinden bir vergi alınmaması öngörülüyor. En son varlık barışı düzenlemesinde beyan edilen kıymetler üzerinden yüzde 2 oranında vergi alınmıştı.

 

 

Proje bazlı teşvikler getiriliyor. Ayrıntıları açık olmamakla birlikte, yatırımcıların idareye sundukları bazı yatırım projeleri kamu tarafından desteklenip hayata geçirilecek.

 

 

Teşvikli yatırımlar kapsamında inşa edilecek binalardan 5 yıl emlak vergisi alınmayacak. Ayrıca yatırımlara tahsis edilen araziler de belge süresince emlak vergisinden muaf olacak.

 

Şirket kuruluş sırasında tasdik edilen defterlerden ve yurtdışı fuarlara katılım amacıyla yapılan işlemlerden harç alınmayacak.

 

 

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından da uzun süredir dile getirilen bu adımla birlikte;

 

- Yapmış olduğu ihracat tutarı belirlenen limitlerin üzerinde olan,

- Adli sicile ilişkin belirlenen şartları sağlayan ihracatçılara belli süre için (iki yıl) yeşil pasaport verilecek.

 

 

Yakın zamanda TBMM'ye sevk edilen torba yasa tasarısına göre ilk karşılıksız çek için parasal; müteakip çek için hapis cezası getiriliyor. 

 

 

Primlerini zamanında ödeyen Bağ-Kur'lulara 5 puan indirim uygulanacak. Primlerin zamanında ödenmemesi halinde bu imkan ortadan kalkacak.

 

 

İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Yasası’nın kritik maddelerinin yürürlüğü 1 yıl daha erteleniyor.

 

Bu kapsamda özellikle 1 Temmuz 2016 tarihinde yürürlüğe giren 50 kişinin altında da olsa iş güvenliği hizmeti alma ve iş yeri hekimi çalıştırma zorunluluğunun 1 yıl daha ertelenmesi bekleniyor.