Pratik Bilgiler

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

Muhasebe Standartları

» Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ...

T.C. Resmi Gazete

SİRKÜLER

Sirküler No:2015/1 2014 YILI DÖNEM SONU İŞLEMLERİ




                                                                                     2014 YILI DÖNEM SONU İŞLEMLERİ









Erdal SÖNMEZ
Yeminli Mali Müşavir
Sinerji Bağımsız Denetim ve YMM Ltd. Şti


Ocak 2015

İÇİNDEKİLER
1. DEĞERLEME İŞLEMLERİ
1.1. Değerlemenin Tanımı
1.2. Değerleme Ölçüleri
1.2.1. Maliyet Bedeli
1.2.2. Borsa Rayici 
1.2.3. Tasarruf Değeri
1.2.4. Mukayyet Değer
1.2.5. İtibari Değer
1.2.6. Rayiç Bedel
1.2.7. Emsal Bedeli ve Emsal Ücreti
1.2.8. Vergi Değeri
2. MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ
2.1. Menkul Kıymet Tanımı
2.2. Menkul Kıymet Türleri
2.3. Menkul Kıymetlerin Değerlemesine İlişkin Yasal Düzenlemeler
2..3.1. Hisse Senetlerinin Değerlemesi
2.3.2. Yatırım Fonu Katılma Belgelerinin Değerlemesi
2.3.3. Hazine Bonolarının Değerlemesi
2.3.4. Devlet Tahvillerinin Değerlemesi
2.3.5. Özel Sektör Tahvillerinin Değerlemesi
3. ALACAK VE BORÇLARDA REESKONT
3.1. Reeskonta Tabi Tutulacak Alacak ve Borçların Özellikleri
3.2. Reeskont İşleminin İhtiyariliği
3.3. Reeskont İşlemi Açısından Özellik Arzeden Alacak ve Borçlar
3.3.1. Hatır Senetleri
3.3.2. Teminata Verilen Senetler
3.3.3. Tahsile Verilen Senetler
3.3.4. Yabancı Para Cinsinden Alacaklar ve Borçlarda Reeskont
3.3.5. Şüpheli Alacak Durumundaki Senetli Alacaklar
3.3.6. Alacak Senedinin KDV Dahil Olarak Alınması Halinde Reeskont Uygulanacak Tutar Ne Olacak?
3.4. Reeskont Oranı
3.5. Reeskontun Hesaplanması
3.6. Vadeli Çeklerde Reeskont Uygulaması
4. YENİDEN DEĞERLEME (Yeniden değerleme uygulaması enflasyon düzeltmesi uygulaması ile birlikte 1.1.2004 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır)
5. DÖNEM SONU İŞLEMLERİNDE FİNANSMAN GİDERİ KISITLAMASI (Finansman gider kısıtlaması uygulaması enflasyon düzeltmesi uygulaması ile birlikte 1.1.2004 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır)
6. GÖTÜRÜ GİDER UYGULAMASI
6.1. Götürü Gider Uygulamasından Yararlanabilecek Olan Mükellefler
6.2. Götürü Gider Kaydedilebilecek Azami Tutar
6.3. Götürü Gider Uygulamasında Hasılat
6.3.1. İhracat Hasılatı
6.3.2. İhracat Kaydıyla Mal Tesliminde Hasılat
6.3.3. Yurt Dışı Taşımacılık Hasılatı
7. SSK PRİMLERİNİN GİDER YAZILMASI
8. STOKLARIN DEĞERLEMESİ
8.1. Satın Alınan Emtianın Değerlemesi
8.2. İmal Edilen Emtianın Değerlemesi
9. STOK DEĞERLEME YÖNTEMLERİ
9.1. Fiili Maliyet Yöntemi
9.2. Ortalama Maliyet Yöntemi
9.3. İlk Giren - İlk Çıkar (FIFO) Yöntemi
9.4. Son Giren - İlk Çıkar (LIFO) Yöntemi (Enflasyon Düzeltmesi uygulaması ile 1.1.2004 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır)
9.5. Emtiada Düşük Bedelle Değerleme
9.6. Kıymeti Düşen Mallarda Değerleme
10. YABANCI PARALARIN VE YABANCI PARA CİNSİNDEN OLAN BORÇ VE ALACAKLARIN DEĞERLEMESİ
10.1. Yabancı Paraların Değerlemesi
10.2. Yabancı Para İle Olan Senetli veya Senetsiz Alacak ve Borçlar
11. AMORTİSMAN UYGULAMASI
11.1. Amortisman Konusu
11.2. Amortisman Ayırma Koşulları
11.2.1. İşletmede Bir Yıldan Fazla Kullanılma
11.2.2. Yıpranma, Aşınma veya Kıymetten Düşmeye Maruz Bulunma
11.2.3. Envantere Dahil Olma
11.3. Arsa ve Arazide Amortisman
11.4. Amortisman Ayırma Yöntemleri
11.4.1. Normal Amortisman
11.4.2. Azalan Bakiyeler Usulüne Göre Amortisman
11.5. Fevkalade Amortisman
11.6. Kıst Amortisman Uygulaması
12. DEĞERSİZ ALACAKLAR
12.1. Değersiz Alacak Sayılmanın Şartları
12.2. Bir Alacağın Değersiz Alacak Sayılabilmesi İçin Hukuki Yollar Tüketilmelidir
12.3. Borçlunun İflası Halinde Alacak Değersiz Olur mu?
12.4. Uzun Süre Tahsili Mümkün Olmayan Alacaklar Değersiz Alacak Sayılır mı?
12.5. Ticari Kazancın Elde Edilmesi ve İdame Ettirilmesiyle İlgili Olmayan Alacaklar
12.6. Değersiz Alacak Haline Gelen Alacağın Zarar Yazılacağı Dönem
12.7. Değersiz Alacakların Sonradan Tahsili
12.8. Değersiz Hale Gelen Alacakların Muhasebe Kaydı
13. ŞÜPHELİ ALACAKLAR
13.1. Şüpheli Alacak Karşılığı Ayırmanın Şartları ve Esasları
13.1.1. Alacak Ticari Kazancın Elde Edilmesi ve İdame Ettirilmesi İle İlgili Olmalıdır
13.1.2. Alacak Zamanında Tahsil Edilmemiş Olmalıdır
13.1.3. Bilanço Esasında Defter Tutulmalıdır
13.1.4. Alacak Teminatsız Olmalı veya Teminat Yetersiz Olmalıdır
13.1.5. Şüpheli Alacak Karşılığının Ait Olduğu Alacak Muhasebe Kayıtlarında Gösterilmelidir
13.1.6. Alacağın Değerleme Günündeki Niteliği Esas Alınır
13.1.7. Sonradan Tahsil Edilen Şüpheli Alacaklar İçin Ayrılan Karşılıklar Gelir Yazılır
13.2. Şüpheli Alacaklar Açısından Özellik Gösteren Durumlar
13.2.1. Konkordato Talep Edilen Alacaklar
13.2.2. Verilen Sipariş Avanslarının Durumu
13.2.3. Tahsil Edilemeyen Katma Değer Vergisi
13.2.4. Holdinglerin İştiraklerinden Olan Ticari Nitelikli Alacakları
13.2.5. Devletten ve Kamu Kuruluşlarından Olan Alacaklar
13.2.6. Ticari Faaliyetin Gereği Olarak Verilen Hatır Bonolarından Doğan Alacaklar
13.3. Muhasebeleştirme
14. VAZGEÇİLEN ALACAKLAR
15. YENİLEME FONU UYGULAMASI
15.1. Genel Açıklama
15.2. Yenileme Fonunun Oluşumu ve Kullanım Esasları
15.2.1. Yenileme Fonu Bilanço Esasına Göre Defter Tutanlarca Ayrılabilir
15.2.2. Satılan veya Hasara Uğrayan Kıymetin Amortismana Tabi İktisadi Kıymet Olması Gerekir
15.2.3. Satılan İktisadi Kıymetin Yenilenmesinin Zorunlu Olması veya İşletmeyi İdare Edenlerce Bu Konuda Karar Verilerek Girişimde Bulunulması Gerekir
15.2.4. Yeni Alınan İktisadi Kıymetle Satılan İktisadi Kıymet Aynı Nitelikte Olmalıdır
15.3. Yenileme Fonunun Kullanımı ve Süresi
15.3.1. Yenileme Fonunun Kullanımı
15.3.2. Yenileme Fonu Kullanım Süresi
15.4. İşi Terk, İşletmenin Devri veya Tasfiye Durumunda Yenileme Fonu
16. KDV YÖNÜNDEN DÖNEM SONU İŞLEMLERİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

16.1. Tahsil Edilemeyen KDV İçin Şüpheli Alacak Karşılığı Ayrılabileceği
16.2. Binek Otomobil Alımlarına Ait KDV/ÖTV’nin Doğrudan Gider Yazılabileceği veya Maliyete İntikal Ettirilebileceği
16.3. İşi Bırakan Mükelleflerin İndiremedikleri KDV’yi Gider Yazabilecekleri
16.4. Dönem Sonu Değerlemeleri Nedeniyle Ortaya Çıkan Kur Farklarının KDV’ye Tabi Olup Olmadığı
16.5. Yıl Sonuna Kadar Defterlere Kaydedilmeyen Faturalardaki KDV’nin İndirilemeyeceği
16.6. Damga Vergisinin Yansıtılması İşleminde KDV
16.7. İmha Edilen Malların KDV’sinin İndirim Konusu Yapılamayacağı
16.8. Asıl Nüshası Kaybolan Faturanın Gider Kaydı ve KDV İndirimi
16.9. Stokta Bulunan Malların KDV’si İndirim KDV Olarak Gelecek Aylara Devreder
16.10. Dönem Sonu İskonto veya Ciro Primlerinin KDV Boyutu
16.11. Dönem Sonu Gider Yansıtmalarında KDV Uygulaması  
16.12. Sayım Tesellüm Fazlalıkları (397 Hesap)
16.13. Sayım Tesellüm Noksanlıkları
16.13.1. Zayi Olan Mallara Ait KDV
16.13.2. Malların Zayi Olması Sonucu Meydana Gelen Kayıplar
16.13.3. Malların Değerinin Düşmesi Sonucu Meydana Gelen Kayıplar
16.13.4. Fire Sonucu Meydana Gelen Kayıplar
16.13.5. Nedeni Açıklanamayan Emtea Noksanlıkları
16.14. Ortaklara Borç Para Kullandırma İşlemi
16.15. KDV İndiriminde Zamanaşımı
1. DEĞERLEME İŞLEMLERİ
1.1. Değerlemenin Tanımı
Vergi Usul Kanunu’nun 258 ve 259.  maddelerinde değerleme, “vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlarındaki değerlerinin tespiti” şeklinde tanımlanmıştır.
Vergi Usul Kanunu’nun 258 ve devam eden maddelerinde her bir aktif ve pasif kıymetin nasıl değerleneceği hüküm altına alınmıştır.
Değerlemede iktisadi kıymetlerden her biri tek başına dikkate alınır. Teamülen aynı cinsten sayılan malların ve düşük kıymetli müteferrik eşyanın topluca değerlenmesi mümkündür (V.U.K. Md. 260).   
1.2. Değerleme Ölçüleri
Değerleme iktisadi kıymetin nevi ve mahiyetine göre, aşağıdaki ölçülerden biri ile yapılır (V.U.K. Md. 261):
1. Maliyet bedeli
2. Borsa rayici
3. Tasarruf değeri
4. Mukayyet değer
5. İtibari değer
6. Vergi değeri
7. Rayiç bedel
8. Emsal bedeli ve ücreti
1.2.1. Maliyet Bedeli
Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder (V.U.K. Md. 262).
1.2.2. Borsa Rayici
Borsa rayici, gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına, gerekse ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden evvelki son muamele gününde borsadaki muamelelerin ortalama değerlerini ifade eder.
Normal temevvüçler dışında fiyatlarda bariz kararsızlıklar görülen hallerde, son muamele günü yerine değerlemeye takaddüm eden 30 gün içindeki ortalama rayici esas olarak aldırmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir (V.U.K. Md. 263).
1.2.3. Tasarruf Değeri
Tasarruf değeri, bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arzettiği gerçek değerdir (V.U.K. Md. 264).
1.2.4. Mukayyet Değer
Mukayyet değer, bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeridir (V.U.K. Md. 265).
1.2.5. İtibari Değer
İtibari değer, her nevi senetlerle esham ve tahvillerin üzerinde yazılı olan değerlerdir (V.U.K. Md. 266).
1.2.6. Rayiç Bedel
Rayiç bedel, bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım satım değeridir (V.U.K. mük. Md. 266).
1.2.7. Emsal Bedeli ve Emsal Ücreti
Emsal bedeli, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir.
Emsal bedeli sıra ile aşağıdaki esaslara göre tayin olunur.
Birinci sıra: (Ortalama fiyat esası) Aynı cins ve nevideki mallardan sıra ile değerlemenin yapılacağı ayda veya bir evvelki veya bir daha evvelki aylarda satış yapılmışsa, emsal bedeli bu satışların miktar ve tutarına göre mükellef tarafından çıkarılacak olan “ortalama satış fiyatı” ile hesaplanır. Bu esasın uygulanması için, aylık satış miktarının emsal bedeli tayin olunacak her bir malın miktarına nazaran %25’ten az olmaması gerekir.
İkinci sıra: (Maliyet bedeli esası) Emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde mükellef bu maliyet bedeline, toptan satışlar için %5, perakende satışlar için %10 ilave etmek suretiyle emsal bedelini bizzat belli eder.
Üçüncü sıra: (Takdir esası) Yukarıda yazılı esaslara göre belli edilemeyen emsal bedelleri ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yolu ile belli edilir. Takdirler, maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma dereceleri nazara alınmak suretiyle yapılır. Takdir edilen bedellere mükelleflerin vergi mahkemesinde dava açma hakkı mahfuzdur. Ancak dava açılması verginin tahakkuk ve tahsilini durdurmaz.
Emsal bedelinin mükellef tarafından bizzat hesaplandığı hallerde, bu hesaplara ait kayıt ve cetveller ispat edici kağıtlar olarak muhafaza edilir.        
Yukarıdaki esaslarla mukayyet olmaksızın kaza mercilerinin re’sen biçtikleri değerler ile zirai kazanç ölçülerini tespit eden kararnamelerde ye alan unsurlar emsal bedeli yerine geçer.
Ücretle yapılan imalatta ücretin gerçek miktarının bilinmemesi veya doğru olarak tayin edilememesi hallerinde tespit edilecek emsal ücret de aynı esaslara göre tayin olunur (V.U.K. Md. 267). 
1.2.8. Vergi Değeri
Vergi değeri, bina ve arazinin rayiç bedelidir (V.U.K. Md. 268).
Devam eden açıklamalarımızda değerleme işlemlerine ilişkin olarak yapılması gerekenler, özellikli ve tartışmaya açık durumlar da belirtilmek suretiyle izah edilmeye çalışılmıştır.
2. MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ
2.1. Menkul Kıymet Tanımı
Menkul kıymetler; ortaklık veya alacaklılık sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli nitelikte, seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenen kıymetli evraklardır.
2.2. Menkul Kıymet Türleri
Uygulamada karşılaşılan menkul kıymet türleri şunlardır:
• Hisse Senetleri,
• Yatırım Fonu Katılma Belgeleri,
• Devlet Tahvilleri,
• Özel Sektör Tahvilleri,
• Hisse Senedi ve Tahvil Kuponları,
• Hazine Bonoları,
• Gelir Ortaklığı Senetleri,
• Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresi'nce Çıkarılan Tahviller,
• Finansman Bonoları,
• Banka Bonoları,
• Banka Garantili Bonolar,
• Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler,
• Kar-Zarar Ortaklığı Belgeleri.
2.3. Menkul Kıymetlerin Değerlemesine İlişkin Yasal Düzenlemeler
Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesine göre;
“Hisse senetleri ile fon portföylerinin en az yüzde 51'i Türkiye'de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeliyle, bunlar dışında kalan her türlü menkul kıymet borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayici yoksa veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğu anlaşılırsa değerlemeye esas bedel, menkul kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle hesaplanır. Ancak, borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç edenin kar ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler, alış bedeli ile değerlenir.”
Yukarıda yer alan yasal hüküm çerçevesinde iktisadi işletmelere dahil menkul kıymetlerin değerlemesine ilişkin olarak şu esaslar öngörülmüştür:
• İktisadi işletmelere dahil olan hisse senetleri alış bedeli ile değerlenecektir.
• İktisadi işletmelere dahil olan ve fon portföylerinin en az yüzde 51'i Türkiye'de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeliyle değerlenecektir.
• Yukarıda yer alan menkul kıymetler dışında kalan her türlü menkul kıymet borsa rayici ile değerlenecektir.
• Menkul kıymetin borsa rayici yoksa veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğu anlaşılırsa değerlemeye esas bedel, menkul kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle hesaplanacaktır.
• Borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç edenin kar ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler, alış bedeli ile değerlenecektir.
Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesi kapsamında iktisadi işletmelerin aktifine kayıtlı bulunan menkul kıymetlerin türüne göre üç ayrı değerleme ölçüsü ortaya çıkmıştır.
•Alış Bedeli Ölçüsü:Vergi Usul Kanunu'nda alış bedelinin tanımı yapılmamıştır. Ancak uygulamada alış bedelinin, bir iktisadi kıymetin iktisabı için satıcıya ödenen veya borçlanılan meblağ olduğu yönündeki görüş genel kabul görmüştür.
•Borsa Rayici Ölçüsü:Borsa rayici Vergi Usul Kanunu’nun 263. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre borsa rayici, gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına, gerekse ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden evvelki son muamele gününde borsadaki muamelelerin ortalama değerlerini ifade eder.
Normal dalgalanmalar dışında fiyatlarda bariz karasızlıklar görülen hallerde, son muamele günü yerine değerleme gününden önceki 30 gün içindeki ortalama rayici esas aldırmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.
•Kıst Getiri Ölçüsü: Borsa rayicine göre değerlenmesi gereken menkul kıymetlerin, borsa rayicinin olmaması veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğunun anlaşılması halinde, değerlemeye esas bedel, menkul kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle hesaplanacaktır.
2.3.1. Hisse Senetlerinin Değerlemesi
Hisse senetleri Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesi uyarınca alış bedeliyle değerlenecektir. Dolayısıyla, aktifte bulunan hisse senetlerine ilişkin olarak 31.12.2014 tarihi itibariyle herhangi bir kar-zarar hesaplaması yapılmayacaktır. Ayrıca, hisse senetlerinin iktisabına bağlı olarak katlanılan muhtelif giderlerin (faiz, komisyon, saklama ücreti vb) dönem sonunda muhasebe kayıtlarına doğrudan gider olarak intikal ettirilmesi mümkündür.
2.3.2. Yatırım Fonu Katılma Belgelerinin Değerlemesi
Katılma belgeleri karşılığında halktan toplanan paralarla, belge sahipleri hesabına, riskin dağıtılması ilkesi ve inançlı mülkiyet esaslarına göre sermaye piyasası araçları, gayrimenkul, altın ve diğer kıymetli madenler portföyü işletmek amacıyla kurulan mal varlığına "Yatırım Fonu" denilmektedir. Fonun tüzel kişiliği bulunmamakla birlikte, mal varlığı kurucunun mal varlığından ayrı tutulur. Kurucular, kurdukları fonu katılma belgesi sahiplerinin haklarını koruyacak şekilde yönetmek zorundadır.
Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesi uyarınca, fon portföylerinin en az yüzde 51'i Türkiye'de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeli ile değerlenecektir.
Bunun haricinde kalan katılma belgelerinin ise borsa rayiciyle değerlenmesi gerekir. Ancak, ülkemizde yatırım fonu katılma belgeleri henüz borsada işlem görmemektedir. Bu kıymetlerin değerlemesinde, bunların değerleme günü itibariyle kıst getirisinin dikkate alınması gerekir. Kıst getiri hesabında ise, katılma belgelerini ihraç eden kurumların ilan edecekleri fiyatların esas alınması gerekir.
Örnek
(X) A.Ş., 30.08.2014 tarihinde (A) Bankası Yatırım Fonu katılma belgelerinden pay başına 10.-TL’den olmak üzere 2000 adet satın almıştır. Fon portföyünün % 75’i Türkiye'de kurulmuş bulunan ve enerji sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin hisse senetlerinden oluşmaktadır. Söz konusu katılma belgeleri toplam alış bedeli olan 20.000.-TL’den alış tarihi itibariyle aktife kaydedilmiştir. (A) Bankası 2014 yılı sonu itibariyle söz konusu katılma belgelerinin pay başına değerini 9,4.-TL olarak açıklamıştır.
Fon portföyünün en az % 51’inin Türkiye'de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşması nedeniyle, 31.12.2014 tarihinde yapılacak olan değerlemede şirket, aktifine kayıtlı katılma belgelerini alış bedeli olan 20.000.-TL olarak değerleyecektir.
Şirket, yukarıda belirtilen yatırım fonu katılma belgesini iktisap ettiğinde, iktisap tarihi itibariyle şu şekilde muhasebe kaydı yapacaktır (ödemenin şirketin bankadaki cari hesabından yapıldığı varsayılmaktadır):
______________________________  30/08/2014  __________________________
118 DİĞER MENKUL KIYMETLER         20.000.-
        102 BANKALAR                    20.000.-   
Açıklama: Yatırım fonu katılma belgesi iktisabı  
________________________________    /    _____________________________
2.3.3. Hazine Bonolarının Değerlemesi
Devlet iç borçlanma senetlerinden, vadesi 1 yıldan daha az olanlar hazine bonosu olarak tanımlanmaktadır.
Hazine bonolarında kupon bulunmaz. Bunlar iskonto esasına göre ihraç edilmektedir. Bononun üzerinde gösterilen tutar vade sonunda anapara ve faiz dahil ödenecek parayı gösterir. Bu nedenle de hazine bonolarında getiri sabittir ve önceden hesaplanabilir.
Hazine bonoları İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem görmekte olup, bunların borsa rayici bulunmaktadır.
Örnek :
( X ) A.Ş. 29.07.2014 tarihinde, toplam nominal bedeli 50.000.-TL olan 180 gün vadeli hazine bonosunu, ticari hesabının bulunduğu ( A ) bankası aracılığıyla 40.000.-TL’ye satın almıştır. Şirket 29.07.2014 tarihi itibariyle iktisap etmiş olduğu hazine bonolarını alış bedeli ile aşağıdaki gibi aktifine kaydetmiştir:
___________________________________     /      ____________________________
112 KAMU KESİM TAHVİL                  40.000
       SENET VE BONOLARI 
        102 BANKALAR                     40.000   
Açıklama: Hazine Bonosu İktisabı
___________________________________     /    _____________________________
Şirket aktifinde yer alan hazine bonosunun değerleme gününden önceki son iş gününde İMKB’de işlem gördüğü ortalama fiyata göre toplam değeri 48.000.-TL olarak gerçekleşmiştir. Şirket değerleme günü olan 31.12.2014 tarihinde anılan hazine bonosunu borsa rayicine göre değerleyecektir. Anılan işlem şu şekilde muhasebeleştirilecektir:
_____________________________ 31.12.2014 ___________________________
112 KAMU KESİM TAHVİL                  8.000
       SENET VE BONOLARI 
        642 FAİZ GELİRLERİ                 8.000           
Açıklama: Dönem sonu değerleme kaydı
___________________________________     /    _____________________________
2.3.4. Devlet Tahvillerinin Değerlemesi
Devlet iç borçlanma senetlerinden, vadesi 1 yıl ve daha uzun olanlar devlet tahvili olarak tanımlanmaktadır.
Devlet tahvilinin üzerinde yazılı değer fiilen borçlanılan tutarı gösterir. Ödeme planına göre borçlanılan tutar üzerinden, kupon karşılığı dönemler itibariyle faiz ödemesi yapılır.
Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesi uyarınca, devlet tahvillerinin borsa rayiciyle değerlenmesi gerekmektedir.
Dönem sonunda devlet tahvillerinin borsa rayicine göre değerlemesinin şu şekilde muhasebeleştirilmesi gerekir:
___________________________________     /     _____________________________
112 KAMU KESİM TAHVİL                  XXXX
       SENET VE BONOLARI 
        642 FAİZ GELİRLERİ                         XXXX           
Açıklama: Dönem sonu değerleme kaydı
___________________________________     /    _____________________________
2.3.5. Özel Sektör Tahvillerinin Değerlemesi
Anonim şirketlerin finansman ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla itibari kıymetleri eşit ve ibareleri aynı olmak üzere çıkardıkları borç senetlerine tahvil denilmektedir. Kamu kuruluşlarının çıkardığı tahviller haricinde kalan tahvil ihraçlarında Sermaye Piyasası Kanunu'nda öngörülen düzenlemelere uyulması zorunludur.
Tahvillerin faiz ödemeleri yıllık, 6 aylık veya 3 aylık kuponlara bağlı olarak yapılabilmektedir. Tahvilden elde edilecek getiri sabit olabileceği gibi faiz oranı belirli bir değişkene de bağlanabilmektedir.
Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesi gereğince, vergi matrahlarının tespitinde özel sektör tahvillerinin borsa rayici ile veya borsa rayici yoksa bunların ilgili döneme isabet eden kıst getirilerinin hesaplanarak alış bedeline eklenmesi suretiyle değerlenmesi gerekir.
Dönem sonunda aktifinde özel sektör tahvili bulunan bir işletmenin anılan kıymetleri yukarıda belirtilen esaslar dahilinde değerlemesinin şu şekilde muhasebeleştirilmesi gerekir:



___________________________________     /    _____________________________
111 ÖZEL KESİM TAHVİL                         XXXX
       SENET VE BONOLARI 
        642 FAİZ GELİRLERİ                         XXXX           
Açıklama: Dönem sonu değerleme kaydı
___________________________________     /     ____________________________
3. ALACAK VE BORÇLARDA REESKONT
Bilindiği üzere VUK’nun 281 ve 285. maddelerinde iktisadi işletmelere dahil alacak ve borçların değerlemesi düzenlenmiştir. Anılan maddelerle, alacak ve borçların mukayyet değerleri ile değerlenmesi esası getirilmiştir. Ancak yasada öngörülen şekilde bazı mükellefler zorunlu, diğer bir kısmı ise ihtiyari olarak senede bağlı alacak ve borçlarını değerleme gününün değerine irca edebilmektedirler. Bu şekilde senede bağlı alacak ve borçların değerleme gününün değerine irca edilmesi işlemine pratikte reeskont işlemi denilmektedir. Bir başka ifade ile alacak ve borç senetlerinin mukayyet değerlerinden, vadelerine ve faiz oranına göre değişen, bir meblağı düşmek suretiyle net bugünkü değere (değerleme günü-bilanço günü) ulaşılması reeskont işlemini ifade etmektedir.
3.1. Reeskonta Tabi Tutulacak Alacak ve Borçların Özellikleri
a) Alacak veya Borcun İktisadi İşletme Bünyesinde Doğmuş Olması Gerekir
Alacak ve borçlar ilke olarak mukayyet değerle değerlenir. Ancak VUK’nun 281 ve 285. maddelerine göre; vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacak ve borçlar değerleme gününün değerine irca olunabilir. Diğer taraftan bu alacak ve borçların iktisadi işletme bünyesinde doğmuş olması gerekmektedir.
Bir alacak veya borcun reeskonta tabi tutulabilmesi için, söz konusu alacağın gelir yaratıcı ya da hasılat unsuru, keza borcun da maliyet veya gider unsuru olması gerekmektedir. Çünkü, reeskont işleminin mantığı gelir ya da hasılat veya maliyet ya da gider etkisi birden fazla yıla sirayet eden alacak ve borçların dönemsellik ilkesi gereği ait oldukları döneme mal edilmesidir.
b) Alacak veya Borcun Senede Bağlı Olması Gerekir
Bir alacak veya borcun reeskonta tabi tutulabilmesi için alacak veya borcun senede bağlı olması gerekir. Senede bağlı olmayan alacak veya borçlar için reeskont hesaplanması mümkün değildir.
c) Alacak veya Borcun Bağlı Olduğu Senedin Vade İçermesi Gerekir
Reeskonta tabi tutulacak alacak veya borç senedinin aynı zamanda bir vade içermesi gerekir. Çünkü reeskont işlemi mantığı gereği ancak gelecek dönemlerde tahsil edilebilecek alacaklara veya ödenebilecek borçlara uygulanabilir.
d) Senede Bağlı ve Vade İçeren Alacak veya Borcun Değerleme Günü İtibariyle Vadesinin Gelmemiş Olması Gerekir
Bir alacak veya borcun reeskont işlemine tabi tutulabilmesi için, söz konusu alacak veya borcun bağlı olduğu senedin vadesinin değerleme günü itibariyle gelmemiş olması gerekmektedir.
e) Alacak veya Borç Senedinin Değerleme Günü İtibariyle İşletmenin Aktifinde veya Pasifinde Yer Alması Gerekir
Reeskont işlemine tabi tutulacak alacak veya borç senedinin değerleme günü itibariyle işletmenin aktifinde ya da pasifinde yer alması gerekmektedir. Ancak alacak senedinin değerleme günü itibariyle teminata veya tahsile verilmiş olması reeskonta tabi tutulmasına engel teşkil etmez.
3.2. Reeskont İşleminin İhtiyariliği
VUK’nun 281 ve 285. maddelerine göre bankalar, bankerler  ve sigorta şirketleri, senede bağlı alacak ve borçlarını reeskonta tabi tutmak zorundadırlar. Ancak bankalar, bankerler ve sigorta şirketleri dışında kalan ve bilanço esasına göre defter tutan vergi mükellefleri vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlarını reeskonta tabi tutup tutmamak konusunda VUK’na göre seçimlik hakka sahiptirler.
VUK’nun 285. maddesinin son fıkrası uyarınca alacak senetlerini değerleme gününün değerine irca eden mükellefler, borç senetlerini de aynı şekilde işleme tabi tutmak zorundadırlar. Bir başka ifade ile alacak senetlerini reeskonta tabi tutarak hesapladığı reeskont tutarını gider yazan mükellefler, aynı şekilde borç senetlerini reeskonta tabi tutarak hesaplayacakları reeskont meblağını gelir olarak hesaplarına yansıtmak zorundadırlar.
VUK açısından (bankalar, bankerler ve sigorta şirketleri hariç) reeskont işlemi ihtiyari olmasına karşın SPK’na tabi şirketler açısından reeskont mecburidir.
3.3. Reeskont İşlemi Açısından Özellik Arzeden Alacak ve Borçlar
3.3.1. Hatır Senetleri
Gerçekte var olmayan bir borç alacak ilişkisini varmış gibi göstererek düzenlenen senetler hatır senetleridir. Hatır senetleri gerçek bir alacak borç ilişkisine dayanmadıklarından reeskonta da tabi tutulamazlar.
3.3.2. Teminata Verilen Senetler
Teminata verilen senetler işletmenin mülkiyetinde olan ve halen işletme için bir alacağı temsil eden senetlerdir. Alacak senetlerinin bankaya teminata verilmiş olması ve karşılığında bir kredi alınmış olması, bu alacağın temlik edildiği anlamına gelmez. Teminata verilen senetler karşılığında bankadan alınan krediler ile senetler arasında ilişki istendiğinde başka senetlerle değiştirilebilir. Diğer taraftan bu senetlerle işletmenin portföyündeki senetler arasında bir fark bulunmamaktadır. Bu nedenle teminata verilen alacak senetleri de reeskonta tabi tutulabilmektedir.
3.3.3. Tahsile Verilen Senetler
Tahsile verilen alacak senetleri değerleme gününde, henüz tahsil edilmemiş olmak şartıyla reeskonta tabi tutulabilir. Zira tahsile verilen alacak senetlerinde, tahsile veren işletmenin sahipliği hukuken devam etmektedir.
3.3.4. Yabancı Para Cinsinden Alacaklar ve Borçlarda Reeskont
22.07.1998 tarih ve 4369 sayılı Kanunu’nun 7. maddesi ile yabancı paralar cinsinden olan senetli alacakların da reeskonta tabi tutulması imkanı getirilmiştir.
Yabancı para cinsinden olan alacak ve borç senetlerinin reeskonta tabi tutulmasında aşağıdaki şartların aranması gerekmektedir:
-Yabancı para cinsinden olan alacak veya borç, senede bağlı olmalıdır.
-Senedin bir vade içermesi gerekir.
-Değerleme gününde senedin vadesinin gelmemiş olması gerekir.
-Reeskonta tabi tutulacak olan alacak senedinin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olması gerekir.
-Alacak veya borç senedinin işletmenin aktifine kayıtlı olması gerekir.
Bu şartların tamamının var olması halinde, yabancı para cinsinden düzenlenmiş olan alacak veya borç senetlerinin değerlemesinde reeskont uygulaması yapılabilecektir.
Senette faiz oranının yazılı olması halinde bu faiz oranı esas alınır. Senette faiz oranın yazılı olmadığı durumlarda  ise değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LIBOR) esas alınır.
TL cinsinden olan alacak veya borç senetlerinin reeskont uygulamasında olduğu gibi yabancı para cinsinden olan alacak ve borç senetlerinin reeskontunda da iç iskonto yöntemi kullanılır.
Bu türden alacak senetlerini reeskonta tabi tutan işletmeler borç senetlerini de reeskonta tabi tutmak zorundadırlar.
3.3.5. Şüpheli Alacak Durumundaki Senetli Alacaklar
Şüpheli alacaklar senede bağlı olsun olmasın VUK’nun alacaklarda ve sermayede amortismana ilişkin 323. maddesine göre değerlemeye tabi tutulmaktadır. Dolayısıyla daha önce hasılat unsuru olarak kayıtlara intikal etmiş olan bir alacak, anılan maddedeki şartlar gerçekleşmiş olmak kaydıyla, zaten karşılık ayrılmak yoluyla giderleştirilmektedir. Bu nedenle karşılık ayrılmak suretiyle vergi matrahının hesabında gider olarak dikkate alınmış olan senetli şüpheli alacaklar için ayrıca reeskont hesaplanması mümkün değildir.
3.3.6. Alacak Senedinin KDV Dahil Olarak Alınması Halinde Reeskont Uygulanacak Tutar Ne Olacak?
Katma Değer Vergisi dahil alacak senedi alınması halinde; reeskont hesaplaması yapılırken KDV’nin hesaplama dışında bırakılması gerekir. Zira KDV bir hasılat unsuru değildir.
3.4. Reeskont Oranı
Vergi Usul Kanunu’nun 280. 281 ve 285. maddelerine göre vadesi henüz gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar değerleme gününün kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa yabancı para cinsinden olan alacaklar için LIBOR (Londra Bankalar Arası Faiz Oranı), TL cinsinden olan alacaklar için ise Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi uygulanır. Ancak bankalar ve bankerlerle sigorta şirketleri senede bağlı olsun olmasın tüm alacak ve borçlarını reeskonta tabi tutmak zorundadırlar. Ayrıca bu firmalar reeskont oranı konusunda seçimlik bir hakka sahip bulunmaktadır. Bu firmalar reeskont oranı olarak ya kendi işlemlerinde kullandıkları faiz oranını ya da T.C. Merkez Bankası resmi iskonto oranını uygularlar. T.C. Merkez Bankası resmi iskonto oranını uygulama zorunlulukları yoktur.
Maliye Bakanlığı 238 sıra numaralı VUK Genel Tebliği’nde, reeskont uygulamasında T.C. Merkez Bankası’nın reeskont faizinin değil, kısa vadeli avans işlemleri için belirlenen faiz oranının esas alınması esasını getirmiştir.
3.5. Reeskontun Hesaplanması
Reeskont hesaplanmasında iç iskonto yöntemi kullanılır.
İç iskonto yönteminde, reeskonta konu edilecek senedin net bugünkü değeri (hali hazır değeri) esas alınarak hesaplama yapılır. Bunun için önce senedin hali hazır değerinin bulunması daha sonra bu değere iskonto oranının uygulanması gerekir. İç iskonto formülü şöyledir.
F = A - ( A x 360 / (360 + n x t ) )
Formülde yer alan F:İskonto tutarını, A: Senedin değerini, n: Faiz oranını ve t:senedin vadesini (değerleme günü itibariyle kalan gün sayısını) ifade etmektedir.
Bu formülü yazılı bir şekilde iç iskonto yöntemine göre açarsak; bu formül şu şekli almaktadır.
                Nominal Değer x 360
Reeskont Tutarı = Nominal Değer - --------------------------------------------------------
                360 + Faiz Oranı x Gün Sayısı
3.6. Vadeli Çeklerde Reeskont Uygulaması
30.04.2013 tarih ve 64 sıra numaralı VUK Sirküleri Açıklaması:
“5838 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanuna ilave edilen geçici 2 nci maddede "31.12.2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir." hükmüne yer verilmiştir.
Mezkûr hükme yönelik olarak mükelleflerin, geçici bir süre ile sınırlı olarak vade getirilmiş olan ileri tarihli çeklerin artık senet olarak kabul edilerek, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun reeskont konusundaki düzenlemeleri karşısında reeskonta tâbi tutulup tutulmayacağı hususunda tereddüde düştüklerinin anlaşılması üzerine, mükellefler açısından uygulama  birliğinin sağlanması gayesiyle 12.05.2009 tarihli ve 41 numaralı Vergi Usul Kanunu Sirküleri yayımlanmıştır.
Sözü edilen Sirkülerde özetle, mezkûr geçici 2 nci maddenin gerekçesinde bu maddenin belirli bir süreyle çekin,  üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibrazının geçersiz kabul edilerek ekonomik sıkıntılarla çeklerin zamanında ödenememesi sonucunda ticari hayatta karşılaşılan sorunlara ve mağduriyetlere çözüm üretilmesi amacıyla getirildiğinin ifade edildiği, dolayısıyla bu düzenleme ile çeklerin bono ve poliçeler gibi vadeli senet haline getirilmesinin amaçlanmadığı, ayrıca 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun hükümleri gereğince çeke vade konulmasının kabul edilmediği açıklamalarına yer verilerek, çekin ödeme aracı olmasından dolayı senet olarak kabul edilmesi imkân dâhilinde bulunmadığından 5838 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle yapılan düzenlemeye uyan çeklere reeskont uygulanmasının mümkün olmadığı görüşüne yer verilmiştir.
20.12.2009 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 5941 sayılı Çek Kanunu ile 3167 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış, Kanunun geçici 1 inci maddesinin beşinci fıkrası ile de "31.12.2011 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir." hükmü ihdas edilmiş, bilahare 6273 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle 5941 sayılı Kanuna eklenen geçici 3 üncü maddenin beşinci fıkrasında 31.12.2017 tarihine kadar üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersiz sayılmıştır.
Diğer taraftan 5941 sayılı Kanunun,
3 üncü maddesinin sekizinci fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanununun 707 nci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle ilgili olarak hukukî takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tâbi tutulması şarttır." hükmü,
5 inci maddesinin birinci fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılması hâlinde, altı ay içinde hamilin talepte bulunması üzerine, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi hakkında, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da çek hesabı sahibinin yahut talepte bulunanın yerleşim yeri Cumhuriyet savcısı tarafından, her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir..." hükmü,
6 ncı maddesinin birinci fıkrasında ise "Karşılıksız kalan çek bedelinin, çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödenmesi hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı Cumhuriyet savcısı tarafından kaldırılır..." hükmü yer almaktadır.
İlk defa 3167 sayılı Kanuna 28.02.2009 tarihinden 31.12.2009'a kadar uygulanmak üzere ilave edilen çekin üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibrazının geçersiz kabul edilmesi kuralı önce 5941 sayılı Kanunla 31.12.2011 tarihine, sonra da 6273 sayılı Kanunla 31.12.2017 tarihine kadar geçerli hâle getirilmiştir. Kısa bir dönem için geçici mahiyette ihdas edilen kural, bilahare yapılan iki düzenleme ile 31.12.2017 tarihine kadar geçerli hâle getirilmiştir. Mevcut durumda düzenlemenin geçicilik mahiyetini koruduğunu söylemek zor olacaktır.
Diğer taraftan, geçici maddede yer alan mezkûr düzenlemenin yanında 5941 sayılı Kanunun 3, 5 ve 6 ncı maddelerinin yukarıda yer verilen hükümleri incelendiğinde, ileri tarihli düzenlenen bir çekin, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilmesi hâlinde çekin karşılığının Türk Ticaret Kanununun 795 nci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle ilgili olarak hukukî takip yapılamayacağı; ayrıca 6273 sayılı Kanunla getirilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, çekin, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibraz edilmesi, karşılığın bulunmaması ve karşılıksızdır işleminin yapılması hâlinde verileceği; son olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının Cumhuriyet savcısı tarafından kaldırılması için karşılıksız kalan çek bedelinin ödenmesinde kanuni faizin çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işletileceği görülmektedir. 
Mezkûr 3 üncü maddenin gerekçesinde "...ileri düzenleme tarihli çeklerin üzerinde yer alan tarihten önce, bankaya ibraz edilmesi ve karşılığının kısmen veya tamamen bulunmaması halinde, bu çekle ilgili olarak karşılıksızdır işleminin ve hukukî takip yapılmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Bu düzenlemeye göre, ileri tarihli çekle ilgili olarak kambiyo senetlerine özgü hukukî takip yoluna başvurulabilmesi için üzerinde yazılı düzenleme tarihi itibarıyla kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve bu Tasarı hükümlerine göre karşılıksızdır işlemi yapılması gerekmektedir.",
Öte yandan, 5941 sayılı Kanunun "Amaç ve kapsam" başlıklı 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında "Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır." hükmüne yer verilmiştir. Böylece bu Kanunun 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre özel bir kanun olduğu anlaşılmakta ve bu nedenle de düzenleme tarihinden önce ibraz yasağı ve hukuki takip yapılamama hususlarında 5941 sayılı Kanunun uygulanması lüzumu ortaya çıkmaktadır.
5941 sayılı Kanunun 1, 3, 5 ve 6 ncı maddelerinin yukarıda yer verilen hükümleri ve gerekçeleri birlikte değerlendirildiğinde bu hükümlerle çekin üzerinde yazılı düzenleme tarihine göre ibraz edilmesinin sağlanmasının, diğer bir ifadeyle üzerinde yazılı düzenleme tarihinden evvel ibrazın engellenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, Kanunun geçici 3 üncü maddesinde yer alan ve 31.12.2017 tarihine kadar mer'i olan üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazının geçersiz sayılması kuralı bunu tamamen imkânsız kılmaktadır.
213 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas alınacağı hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek mahiyeti esas alınmakta, diğer bir ifade ile vergi uygulamalarında olayın görünen yönü değil gerçek biçimi esas alınarak buna göre işlem yapılmaktadır.
Bu itibarla, 5941 sayılı Kanunun geçici hükümlerine göre çekin üzerinde yazılı düzenleme tarihinden evvel ödenmek için bankaya ibrazının 31.12.2017 tarihine kadar geçersiz olması; ayrıca ana maddelere göre çekle ilgili hukuki takip yapılabilmesinin ve karşılıksız çıkan çekle ilgili müeyyide tatbik edilmesinin çekin üzerinde yazılı düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içerisinde ibraz edilmesine bağlı olması ve son olarak karşılıksız çıkan çekin bedelinin ödenmek istenmesi hâlinde kanuni faizin, üzerinde yazılı düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işlemesi dikkate alındığında, gerçek mahiyeti itibariyle çeklerin vergi uygulamaları bakımından vadeli olma hususiyetini kazandığını söylemek mümkün olacaktır.  
213 sayılı Kanunun 281 inci maddesinde "Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.
Vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacaklar değerleme gününün kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi uygulanır. 
Bankalar ve bankerler ile sigorta şirketleri alacaklarını ya Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi veya muamelelerinde uyguladıkları faiz haddi ile değerleme günü kıymetine irca ederler." hükmü yer almaktadır.
Anılan Kanunun 285 inci maddesinde de "Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.
Vadesi gelmemiş olan senede bağlı borçlar değerleme günü kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde senette faiz nispeti açıklanmışsa bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddinde bir faiz uygulanır.
Banka ve bankerler ile sigorta şirketleri borçlarını, Cumhuriyet Merkez Bankasına resmi iskonto haddi veya muamelelerinde uyguladıkları faiz haddiyle, değerleme günü kıymetine irca ederler.
Alacak senetlerini değerleme g%2


DOSYAYI İNDİR (Sağ Tık/Farklı Kaydet)