Sirküler Tarihi: 17.11.2014
Sirküler No : 2014/41
DÖVİZ CİNSİNDEN VERİLEN VE ALINAN AVANSLARIN DEĞERLEMESİ VE DEĞERLEME FARKLARININ AKIBETİ
Vergi uygulamasında döviz cinsinden verilen ve alınan avansların değerlenip değerlenmeyeceği, değerleme yapılacak ise kur farklarının gelir-gider hesaplarına intikal ettirilip ettirilemeyeceği hususları geçmişte tartışmalara yol açmış; konuya ilişkin olarak Danıştay kararlarında da bir içtihat oluşmamıştı. Ancak son dönemlerde vergi idaresi döviz cinsinden avansların değerlenebileceği ve değerlemeye ilişkin kur farklarının gelir-gider hesaplarına intikal ettirilebileceği yönünde görüş oluşturdu. Bu noktada, yapılmakta olan yatırımlara ilişkin olarak verilen avansların değerlemesine ilişkin olumlu veya olumsuz kur farklarının yatırım hesaplarına mı intikal ettirileceği yoksa doğrudan gelir-gider hesaplarına mı alınacağı konusunda ortaya çıkan tereddütlere ilişkin olarak Maliye Bakanlığı aşağıda özetine yer verilen Özelgeyi verdi (24.07.2014 tarih ve 64597866-105[280-2014]-122 sayılı Özelge).
Özelge bu haliyle tartışmalı da olsa bağlayıcı bir görüş mahiyetinde olduğu için önem arz etmektedir.
"Özelge talep formunuz ile şirketinizin ...'da, ... tesisi yatırımı yaptığı, yapılan yatırımların büyük ölçüde ithal girdi gerektirdiği, bu sebeple gerek doğrudan yapılacak ithalatlar için yurt dışındaki satıcılara, gerekse yurt içi tedarikler için yurt içindeki satıcılara döviz cinsinden avans verildiği belirtilerek, söz konusu dövizli avansların değerleme günü itibariyle değerlenip değerlenmeyeceği, değerlenecekse oluşan olumlu veya olumsuz kur farkının doğrudan gelir-gider mi yazılacağı yoksa 163 ve 334 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri çerçevesinde yatırımın maliyetiyle mi ilişkilendirileceği konularında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.
Vergi Usul Kanunu’nun 280. maddesinde "Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır. Yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit olunur. Bu madde hükmü yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da caridir. Bunlardan vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar, bu Kanunun 281 ve 285. maddeleri uyarınca değerleme günü kıymetine icra edilebilir. Ancak senette faiz oranının yazılı olmadığı durumlarda değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LİBOR) esas alınır." denilmektedir.
163 ve 334 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde yapılan açıklamalar yatırımların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz ve kur farkı giderlerine ilişkin olup, döviz cinsinden verilen avansların değerlemesi sonucu oluşan kur farkları bu kapsamda değerlendirilmemektedir.
Diğer taraftan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6. maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safî kurum kazancının tespitinde de, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin birinci fıkrasının; (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, şirketinizce yapılacak yatırımlar için döviz cinsinden verilen avanslar, döviz cinsinden alacak hükmünde olduğundan, dönem sonlarında Vergi Usul Kanunu’nun yukarıdaki hükümlerinin de dikkate alınarak değerlemeye tabi tutulması, değerleme sonucu oluşan kur farklarının kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir."
Saygılarımızla,
Erdal SÖNMEZ & Bülent ERSAN
SİNERJİ Bağımsız Denetim
Danışmanlık ve Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti.